alegori
/ KATEGORİ : EDEBİYAT
              Tek başımayım yirmi dokuz düşmana karşı bu savaşta Dimdik duruyorum karşılarında ayakta Sarıyorlar her yanımı kılıçlarla, toplarla Şehrin anahtarını istiyorum, zarar vermeden usulca.   Derken ilk darbeyi vurmaya kalkıyorlar Çevik, seri ve güçlüyüm bilmiyorlar Üçünü, beşini indiriyorum hemen yere Arkamdan durmadan daha da fazla geliyorlar.   Kanımın sıcağını
alegori
/ KATEGORİ : EDEBİYAT
Güneş doğduysa senden önce  Bir bildiği vardır. Aydınlıklar çıkarır karanlık akşamların Kör kuyularından. Bulutlar nasıl da yürür, eksilir Manzarasından penceremin. Belki demir parmaklıklardan Yahut daracık düşlerimden, sıkılır. …. Yıldızlar şehrine ansızın varınca Ay, Bir kadının saçları gibi üstüme Öylece dağılınca gece… Tüm dumanlar karanlık, görünmez Zamanların içine saklanınca birden… Ne yağmur olur yağarım üstüne Ne
alegori
/ KATEGORİ : EDEBİYAT
Kararlı bir meşe ağacı aradı yıllarca. Dört mevsim tek bir yaprak dökmeyen, toprağa kökleriyle sıkıca tutunmuş bir meşe ağacı. Çıplak ayaklarının yerde minik çamur havuzları bıraktığı ormanda birçoğunu gördü bu ağaçların. Fakat hepsi kapılmıştı. Hepsinin gölgelerinde oturan birer kişi vardı. Bu insanları tek tek inceledi. Rüzgârın ferah esintisi saçlarında ve yaprakların hışırtıyla karışık melodileri kulaklarında,
alegori
/ KATEGORİ : EDEBİYAT
              1. Siyaha en yakın eskice. Tozlanmış parkeler arasında Adımlarımın bu boşluk haline Düşme hevesi. Ya da kefen beyazı mermerlerde Henüz ezilmemiş tren raylarına Benzettiğim tarifsiz serinlik.   Biliyorum bu caddelerde Şu çıkmaya korktuğum Yalnız yolculuklarımda Saklı köhne nefesim.   Bir kış günü meçhul gecede Asfalt kenarlarında tutan buz,
alegori
/ KATEGORİ : EDEBİYAT
Işıklar yanıp söndü teker teker usulca Yeşiller içinde bir ormanda kuytuda Islak ağaçlar, maviler, samanlar uçuştu Kuytudan bir yuvam vardı o ormanda Islak gövdesi ile beni koruyan soğuk meşe ağacı Dün gibiydi hepsi kovulduğu,itildiğim O orman,patika yavaş yavaş kaybolurken düşlerimden Güneş usulca doğdu birden gök’yüzüne‘ Durdum öylece bakamadım ışığından Uzun bir kayboluş gibi , köklerini
alegori
/ KATEGORİ : EDEBİYAT
                Ardından nakışlayıp getirdiğin kör sevda düğümleri El ele verince en azılı düşmanıdır ak sütten boynunun Hiç beklenmedik zamanın beklenmedik talihlisi Tüm inceliklerini tek perdede tüketir Tapıp durduğun elim aşk oyununun   Titrek yüreklim, solgun meleğim Perde kapandı, oyun bitti Alkışlar dinmedi merhametsizin şatafatına Tam böyle bir zamanda
alegori
/ KATEGORİ : EDEBİYAT
              Karanlıkta Parlayan Yüzler Çıkmıştım bir daha geri dönemeyeceğim evimden Kafamda sarı baretim üstümde yırtık ceketimle. Her zamanki gibi ekmek davasına gidiyordum Loş ışıkları açık, beni bekleyen karanlıklar yuvasına. Yerin altına inmeden hemen önce konuşmuştuk Son olacağını bilmeden ekmek kardeşlerimizle. Yarım kalacakmış meğer demli emek kokan çayımız. Yorgun bedenimizle,
alegori
/ KATEGORİ : EDEBİYAT
              Bir güz aldı gülmelerimi benden Belki asırlardır içim kıpırdamadı Gözlerim parıldamadı Bilincine vararak gülmek neymiş bilmezdi ruhum Öğrendi Acınası bir farkındalığa erişti kendince Araya uzun zaman girince Unutmuş elbet tadını tuzunu Bir gün içten ve hazırlıksız gülünce farkına vardı Koca bir delikten sızıp duran hande açlığının Ne büyük
alegori
/ KATEGORİ : EDEBİYAT
              İşte artık bütün yaşantılar tanıdıklaştı Sürpriz ziyaretçileri kalmadı ruhumuzun Daima hazırlıklı, daima beklenen her bir zaman parçası Dev dalgalarla coşkusuna coşku katan kıpırtılarımız Aynı sessizlikle terk ediyor yalayıp geçtiği ayaklarımızı Nasırdan bir sepette toplanıyor bütün duygularımız Gelip gidişlerinden habersiz misafir ediyoruz onları tüm bilgeliğimizle Olgunluğumuz içimizde kaynayıp duran
alegori
/ KATEGORİ : EDEBİYAT
Bir ben mi kaldım ortasında Şu düşübozuk, teokratik tevatürlerin Yoksa sen miydin düzenin en içinde Beni örseleyip duran herhangi bir kimse   Boran olmuş gitmişim, incinmişim Güneydoğuda bir tarlada unutulmuş Nadasa bırakılmış tütünle, mercimekle Savrulmuşum sinmişim, bilmem kimmişim   Tevatürleri yaratan ufuktaki haspa Gruptan uzatsa da göğsünü bir baksa Bulur mu beni avuçlarının içinden Gökyüzüne