İlkel kendilik algımızın oluşmaya başladığı ilk anlardan beri, çevremizi ve kendimizi keşfetmeye ve kozmosun kaosunda serüvenlere atılmaya başlarız. Bu cüretkar yolculuğun, nihayetinde metafizik veya fiziksel intiharla bitip bitmeyeceği sorunsalı, çoğu zaman mevzubahis insanın seçimine bırakılmaz; Zira bu konuda karar verebilmek, yoğun bir farkındalığı ve güçlü bir yargı kabiliyetini gerektirir. Bu iki gereksinimin de arkasında, bana
İnsanın Ne Olacağı Kendisine ve “Çevresine” Bağlıdır İnsanın özgürlüğü problemi, felsefenin üzerine en çok konuşulan problemlerinden biridir. Özgürlük üzerine başlıca görüşlerden birkaçı, insanın kader rüzgarında savrulan bir yaprak ölçüsünde iradeden yoksun olduğu, mutlak özgürlükten yoksun olunmasına rağmen iradenin varlığının da inkar edilemeyeceği ve insanın tamamen özgür olduğu şeklinde sıralanabilir. Almanya’da doğan Yahudi siyaset bilimci Hannah
Eden bulur mu? Ah yerde kalmaz mı? Herkes ektiğini biçermi? Çalışan kazanır mı? Kültürün tam ortasına yerleşmiş ve sıklıkla maruz kaldığımız ve belki bizlerin de sıklıkla kullandığı bu sesli ifadeler bir yanılgıdan ibaret olabilir mi? Adil Dünya Yanılgısı. Evet, bu yanılgı Melvin J. Lerner tarafından 1975 yılında “Adil Dünya İnancı” olarak açıklanmıştır. Adil dünya inancı kuramına
Giriş Antropomorfizm, insanbiçimcilik, Yunanca insan anlamına gelen “anthropos” ve şekil anlamına gelen “morphe” kelimeleri ile türemiştir. İnsan olmayan varlıkların insan gibi tasarlanması, insani nitelikler yüklenmesidir. Bu bakış açısı insanlık tarihi kadar eskidir. Cansız varlıkların canlı olarak atfedilmesi ile başlamıştır. Bundan dolayı ilk filozofların ele aldığı “arkhe” problemi, felsefi öğreti için antropomorfizmin başlangıcı sayılabilir. İlk filozof
Nietzsche hem yazması hem telaffuz etmesi ama özellikle anlaması zor bir filozof. Felsefenin içerisinde bile marjinal kalabilen fikirleri ve abartı bulunan retorikleri var. Ancak şu bir gerçek ki kendisi özel bir isim. Ve muhtemelen başka hiçbir yerde duyamayacağınız pek çok fikre sahip. Bence bunlardan bir tanesi çok daha ayrı bir yerde duruyor ve insan davranışlarını
“Darwin’den Önce Evrim Düşüncesi” adlı yazı serisinin ilk bölümü olan “Darwin’den Öncesi (1. Bölüm): Eski Yunan’da Evrim Düşüncesi” yazısını okumak için tıklayınız. Giriş: Evrim Düşüncesine Genel Bir Bakış Evrim düşüncesi her ne kadar ünlü 19. yüzyıl doğa bilimcisi Charles Darwin ile bağdaştırılsa da yeryüzünde canlıların ortaya çıkışını açıklamaya çalışan mitolojik anlatılar Çin, Hindistan ve Mezopotamya
Hakikat, truth, veritas, ἀλήθεια… Bin yıllardır tartışılan lakin anlamı üzerinde yegane bir uzlaşı bulunmayan kavram. Bahsi geçen zaman diliminin son kısımlarında bulunan ben için ise çok önemli bir sorunun beslendiği kaynak. Günümüzden yaklaşık 2000 yıl önce bir Roma valisi tarafından da sorulmuş olan bir soru. Sahi, hakikat nedir? İsa’nın çarmıha gerilmeden önce duyduğu son önemli
Giriş: Evrim Düşüncesine Genel Bir Bakış Evrim dendiğinde ilk akla gelen “biyolojik evrim”, yani canlıların evrimi olsa da aslında kavram bundan çok daha geniş bir kapsama sahiptir. En basit tanımıyla zaman içerisindeki değişim anlamına gelen evrim sözcüğü, bu bağlamda jeoloji, paleontoloji ve astronomi başta olmak üzere birçok bilim dalında bir terim olarak kendine yer bulur1.
Makyavelizm adı verilen düşünce akımı Machiavelli’nin Hükümdar adlı eserine bağlı olarak ortaya çıkmıştır. Peki Machiavelli’yi ve Makyavelist politikayı sadece Hükümdar adlı eserde aramak ve tanımlamak ne kadar doğrudur? Aslında Machiavelli hayatı boyunca Hükümdar eseri dışında günümüzdeki Makyavelizm tanımını çağrıştıran herhangi bir eylemde bulunmamakla beraber sözü edilen anlamda eser de kaleme almamıştır. Hatta Hükümdar’ı kaleme aldığı
Post-truth ya da “gerçek sonrası” kelime anlamıyla, gerçek ya da doğru diye tanımladığımız bilgilerin insanların bir fikir örüntüsü oluşturmasında öznel yargılara ve duygularla oluşturulmuş kanaatlere göre daha az önemli hale gelmesi demek oluyor. Son yıllarda oldukça popülerleşen bir tabir post-truth. Hatta öyle ki 2016 yılında Oxford tarafından yılın kelimesi seçildi. Tabii Oxford ekseriyetle kelimenin politikadaki