“Darwin’den Önce Evrim Düşüncesi” adlı yazı serisinin ilk bölümü olan “Darwin’den Öncesi (1. Bölüm): Eski Yunan’da Evrim Düşüncesi” yazısını okumak için tıklayınız. Giriş: Evrim Düşüncesine Genel Bir Bakış Evrim düşüncesi her ne kadar ünlü 19. yüzyıl doğa bilimcisi Charles Darwin ile bağdaştırılsa da yeryüzünde canlıların ortaya çıkışını açıklamaya çalışan mitolojik anlatılar Çin, Hindistan ve Mezopotamya
Giriş: Evrim Düşüncesine Genel Bir Bakış Evrim dendiğinde ilk akla gelen “biyolojik evrim”, yani canlıların evrimi olsa da aslında kavram bundan çok daha geniş bir kapsama sahiptir. En basit tanımıyla zaman içerisindeki değişim anlamına gelen evrim sözcüğü, bu bağlamda jeoloji, paleontoloji ve astronomi başta olmak üzere birçok bilim dalında bir terim olarak kendine yer bulur1.
Altın. Bugün dünyanın belki de en önemli madenlerinden birisi. Dünya piyasasını şekillendiren, belirleyen varlık neden başka bir maden değil de altın olmuş binlerce yıldır? Yakın geçmişte özellikle 19. yüzyıl ve 20. yüzyıl arasında Avrupa ve Amerika’da altın standarttı para sistemi uygulandığını görüyoruz ve bu sistemde dolaylı da değil, paranın değerinin doğrudan altınla belirlendiğini söylemeliyiz. Altın
Resmi olarak yaklaşık iki haftalık süreçte sonbahara kapılarımızı açtık. Kışa hazırlanmadan önce son bir kutlama yapan ağaçların yapraklarını dökmesi ile renk cümbüşlerini oluşturduğu manzarayı yakalamak isteyenler için zamanın geldiğini hatırlatma vakti! Fakat ağaçlar neden bu değişikliklerden geçiyor? Her yaprak döken ağacın içinde devam eden karmaşık bir kimyasal süreç vardır ve belki de bunu anlamak, böylesine
“Ses” kişinin imzası olarak karşımıza çıkar. Kimi sesler benzer duyulsa bile kişinin karakteri ile birleşince özgünlüğün en güzel örneklerinden birini gözlemlemiş oluruz. İnsan ilişkileri, hak arayışları, savunuculuk faaliyetleri, politika, sanat… Tüm bu konularda ses çıkarabilmek ya da sesimizi duyurabilmek önemli olmuştur. Bunlara ek olarak duygularımızı sesimiz ile ifade ederiz. Bir anda karşınıza çıkan bir kediden
Seçimini yapabileceğimiz kadar yeterli sayıda çeşit barından yiyecek dünyasına sahibiz. Her ne kadar oldukça kolay bir seçimmiş gibi dursa bile yeme alışkanlıklarının ve sevilen tatların belirlenmesinde rol alan bazı etmenler var. Dünyanın farklı bölgelerinde sahip olunan mutfak zenginliklerinin yanında halkın bu çeşitliliğe erişim imkanından tutun, sağlık sorununa göre belirlenmiş, günümüz sosyal medya üzerinden şekillenmiş veya
Çocukluğumdan bu yana beni en çok meraklandıran kavramlardan birisi iletişim olmuştur. Sözlere ihtiyaç duymadan iletişim kurabilen insanlar arasındaki bu bağ, kendi içerisinde yeterince merak uyandırıyor. Hisler ve reseptörler, kimyasal ve duygusal bağlar birbirini tamamlayan muhteşem bir sinir ağı oluştururken hemen altından yürüdüğüm ağaçların da kendi içlerinde iletişim kurup kuramadığını merak ediyordum. Hareket yeteneklerinin hızı ve
Güneş Sistemi’ndeki her gezegen farklı karakteristikleriyle bilinir. Jüpiter büyüklüğüyle, Satürn halkalarıyla ve Mars canlı yaşamına elverişliliği ile. Lakin Güneş Sistemi’nde öyle bir cüce gezegen var ki yıllardır Güneş Sistemi’nin bir parçası olup olmadığı tartışılıyor. Bugün Güneş Sistemi’nden ve Yunan Pantheonu’ndan sürekli dışlanan Plüton’u inceleyeceğiz. Kuiper Kuşağı’nda bulunan ve büyük bir cüce gezegen olan Plüton, benzerleri
Uzay Köpeği Laika’nın Hüzünlü Hikayesi Ve Uzaya İlk Yolculuklar İnsanlığın bilinmezliklerle dolu uzay yolculuk serüveni başlamadan önce, uzay uçuşlarının tehlikelerine dair yaygın olan teorilerden bir tanesi insan bedeninin uzun süre yer çekimsiz ortama dayanamayacak olmasıydı. Uzun süre yer çekimsiz ortama maruz kalmanın etkileri bilim insanları tarafından büyük bir ayrılışa ve belirsizliğe neden olurken bu fikir
Paleontoloji, fosiller üzerinden geçmişte yaşamış türler hakkında bilgi veren bilim dalıdır. Yunancada palailos (eski), onto (varlık), logos (bilim) kelimelerinin birleşiminden oluşmuştur. Biyoloji, evrim, tarihsel ekoloji, coğrafya ve benzeri bilim dallarıyla yakından ilişkilidir. Temelde yöntem olarak ikiye ayrılır: Makropaleontoloji ve Mikropaleontoloji. Makropaleontoloji mikroskopla incelenemeyen makro büyüklükteki fosiller üzerinde çalışırken mikropaleontoloji ancak mikroskopta incelenebilecek fosiller üzerinde çalışır.
- 1
- 2