Perşembe, 03 Aralık 2020 / Published in EDEBİYAT
ilk şiirini yazmak gibi odaya giren bir kuş gibi sana bakmak gibi kokuludur her şey biraz bu yamuk çemberden çıkmak gibi tüm bunların ötesi soğuk bir çöl gecesi gibi lanetli, ıpıssız sırf bu yüzden uzaktan bakarken limandaki gemiye her aşkın sonunda ben özür diledim kendimden o gemi, geceleri kalkarken sessizce bir savaş ağıtı bir yasak
Salı, 17 Kasım 2020 / Published in EDEBİYAT
Bir bedeni öldürdüğünde kan bulaşır kişinin eline; bir güzel yıkar, suyla beraber akar gider elinden kırmızılıklar. Peki ya bir ruhu öldürürse, ruhun ölüsünden ne bulaşır insana? Ruhun kanı hangi renktir, hangi suyla çıkar ruhun kanı elden? Bir kalp kırıldığında nasıl bir ses gelir, kim işitebilir bu sesi?.. Bardağa atılan çay kaşığının sesi çekti aldı onu
Salı, 03 Kasım 2020 / Published in EDEBİYAT
Deniz Kaptan 1 Ekim sabahı 27 yaşına kuş cıvıltılarıyla uyandı. Havaya baktı yazın son esintileri vardı, hava alabildiğine güneşliydi… Yataktan usulca kalktı. Henüz  sonbahar gelmemişti. Bundan önceki günlerde yaptığı gibi kuş cıvıltıları içinde denizi izlemeye koyuldu. Sabah 8 civarı olmalıydı, Deniz yıllardır bu evdeydi yıllardır aynı saatte kalkardı… Bugün evine işlere yardımcı olmak için gelen
Çarşamba, 14 Ekim 2020 / Published in EDEBİYAT
bildiğim doğru bana batırıla batırıla ben kanaya kanaya bir viyadüğün ortasında savunmasız sersefil ben bir yabani rüzgara bir ağlar bir direnir bir bilsen nasıl koştum kurtuluş desen değil rahata ermek desen değil bu hayat beni nereye koysa ben biraz eğreti durdum bu hayat beni nereye itse başım önde gittim verilen sözlerin tutulmamasıyla sözlerin verilmesi arasında