“Eşimi sinema tutkum yüzünden yoksulluğa mahkûm ettim. Yoksulluk utanç da getirir. Hele bizim buralarda, sosyal yarışı kaybettiğin an, dışlanırsın. Insanlar ahlaksızlığı bağışlayabiliyor ama acizliği asla. Çal, soy, yeter ki yoksul kalma. Ben Beyoğlu’nda, koltuğumun altında senaryolarla kapı kapı dolaşırken, evin faturalarını, çocuklarımın bakımını eşimin üzerine yıktım. Benim gibi bir sorumsuzu yönettiği için, o büyük yönetmendir.”
Soru: Hoş geldin Özer abi. Alegori Dergi ailesi adına teşekkür ederim, röportaj teklifimizi geri çevirmedin. Öncelikle, seni daha yakından tanımak isteyen okurlarımız olacaktır. Kendinden biraz bahsedebilir misin? Yanıt: Tabii. İsmim Özer Arslan. 1983 yılında doğdum, 39 yaşındayım. Uludağ Üniversitesinde İşletme okudum. Oraya gitme sebebim de aslında bir tiyatro kulübünün olmasıydı, üniversite tiyatrosuyla başladım amatör olarak.
John Harvey Kellogg 26 Şubat 1852’de, Tyrone, Michigan’da doğdu. Bu ismi gördüğünüzde eminim aklınızda Kellogg’s markası ve bu markanın mısır gevreği canlandı. Bu yazımızda da esasen üzerinde duracağımız şey, mısır gevreğinin ortaya çıkışı, Kellogg’sun mısır gevreği arkasındaki düşünceleri ve yaptıkları olacak. Genel bir göz olarak işin içerisine girmeden, uzaktan bakıldığında, pek de ilgi çekici gelmeyen
Ruhr bölgesi bir zamanlar Almanlar için kömür ve çelik üretiminden ötürü hayati bir önem taşımaktaydı. Bugünlerde teknolojik yatırımların odak noktası hale gelen Ruhr, kendini Birinci Dünya Savaşından sonra yaşanan “savaş tazminatı” krizinin tam ortasında bulmuş ve bahsi geçen krizin çok önemli bir aktörü olmuştur. Fakat biz sizlere bugün sadece bir krizi veya işgali değil belki
Rönesans’ın kelime anlamı nedir? Rönesans’ı birçok farklı alanda (edebiyat, müzik, mimari vs.) etkileri ve yansımaları olan çağ olarak tanımlarsak yanlış olmaz ama eksik olabilir. Rönesans’ı daha iyi anlamak için kelime anlamına bakalım. Rönesans, Fransızca ‘renaissance’ kelimesinden türemiştir. Sözcük Fransızca naissance “doğuş” sözcüğünden re+ ekiyle birleşerek ortaya çıkmıştır. Latince yorumunda da aynı anlama gelen ‘nascentia’ sözcüğünden
Sen dut kadar acı ve Şarap kadar tatlısın. Zıtlıklarından medet ummam Belki de bu yüzden güzel. Yolunun kesiştiği her Dar sokak geniş caddelere açılır. Derin bir nefes alırsın Belki de adımların bu yüzden güzel. Sen şu kış günü Dilinde eriyen kar tanesi kadar soğuk, Ve yüreğinin içi kadar sıcaksın. Belki de genzin