Post-truth ya da “gerçek sonrası” kelime anlamıyla, gerçek ya da doğru diye tanımladığımız bilgilerin insanların bir fikir örüntüsü oluşturmasında öznel yargılara ve duygularla oluşturulmuş kanaatlere göre daha az önemli hale gelmesi demek oluyor. Son yıllarda oldukça popülerleşen bir tabir post-truth. Hatta öyle ki 2016 yılında Oxford tarafından yılın kelimesi seçildi. Tabii Oxford ekseriyetle kelimenin politikadaki
Keşkeler diziliyor şakaklarıma Ruhumu alaşağı eden en hazin tepelerden Seni sana anlatmak istiyorum Her bir zerreni keşfederek yeniden Burası pek soğuk Üşüyorum Ellerimi tutacak mısın Yağmurlu bir gece Islak kaldırımlarda dans ederken Yoksa karanlığa mı kavuşacak Buluşan ellerimiz Kimseler görmeden Şarkılar fısıldardı bana gölgen Yürürken ruhuma usulca eşlik eden Kuvvetli baharlar yaşadı gönlüm
Futbol, hepimizin bildiği, içinde aktif olarak bulunmasak bile herkesin en azından temel özelliklerine hakim olduğu, dünyanın en büyük izleyici kitlesine sahip sporudur. Bu sporun bu kadar meşhur olmasını, kolay ulaşılabilir olması, mekan zaman ve kişi sayısına bağlı kalmaksızın yapılabilmesi, maliyetinin az olması gibi birçok neden bağlayabiliriz. Maddi anlamda futbolun sevilmesinin birçok mantıklı sebebi olsa da
Her Şey Nasıl Başladı? 28 Aralık 1895’te, Fransa’da, sadece 33 kişiden oluşan bir grup “Bir Trenin Gara Girişi”ni seyretti. Ancak bu seyir, garda değil bir salonda gerçekleşti. Dünyada ilk sinema salon gösterimi böyle yapıldı. Hızla gelişen sektörde sinematograflar, kinetoskoplar ve dahası icat edildi. 12 Aralık 1896’da ise sinema bu topraklara giriş yaptı. Sponeck Birahanesi’nde yapılan
Türk Sineması henüz sektörleşmeye başladığı 60’ların başında şu andaki mevcut halden oldukça farklı ve bağnaz bir yerde duruyordu. Kurmacaların hemen hemen hepsi bir düşünceyi tartışmıyor da sanki koca bir ülke bu filmleri değil bu filmler boş boş üretildiği topluma bakıyordu. Sansür kurulları, para babası, ihmalkâr yapımcılar da bunu besleyen her kötü işi sanki özenle seçiyorlardı.
Birçok roman, film, dizi, efsaneler ve mitler genellikle hikayenin en destansı ve epik dönemini ele alırlar. Böyle dönemler ele alındığında ise büyük liderler kahramanlar gereklidir. Bu kahramanlar herkesi cesaretlendiren umut veren güçlü kişilikli karakterlerdir. Ancak üzerine düşündüğümde bu kahramanları kendi nezdimde ikiye ayırıyorum. Bir grup, zor zamanların ortaya çıkarmış olduğu, insanları karizmaları ile çevresine toplayan
Gelecek zamanların di’li kiplere özendiği takvimlerde Hayaller, usandı kurulmaktan Ve aslolan çok uzakta artık normal olmaktan Değişmeyense; korkmalar Kelimeler anlaşılırlığa diz çökmekte Çokça, saçmalamanın korkusu, çokça Noktalar, virgüller hep bundan Uyumalar, uyanmaklar bundan Saçmalaşmanın korkusu, çokça Suyun ahmaklığı; Kapların hepsi yamuk Ama olsun Dökülmek pahasına şekil almak lazım Çokça, benzeyememenin korkusu, çokça Dışlanmak