Türk Sineması’nın Altın Çağı – Yeşilçam Sokağı

/ / SİNEMA
Her Şey Nasıl Başladı?

28 Aralık 1895’te, Fransa’da, sadece 33 kişiden oluşan bir grup “Bir Trenin Gara Girişi”ni seyretti. Ancak bu seyir, garda değil bir salonda gerçekleşti. Dünyada ilk sinema salon gösterimi böyle yapıldı. Hızla gelişen sektörde sinematograflar, kinetoskoplar ve dahası icat edildi. 12 Aralık 1896’da ise sinema bu topraklara giriş yaptı. Sponeck Birahanesi’nde yapılan ilk gösterim ile Türk insanı sinema ile tanışmış oldu. Ardından, 1948 yılında yabancı filmlere %75 vergi konmasıyla beraber, Türk sineması bir anlamda gelişmeye ve büyümeye zorlandı. Bu durumun en somut kanıtı ise istatistiklerdir. “1916-1944 arasında yılda çekilen film sayısı ortalaması 1,46 iken, 1945-1959 arasında bu oran 41,46’ya yükselmiştir. 1950-1959 arasında ise bu oran 56,70’e ulaşır.” (ÇAĞLAYAN A.). Türk sineması, yetişen önemli isimler, türlü uyarlamalar, yabancı film gösterimleri, denemeler ve kazanılan deneyim sonucu Türk sineması artık çocukluk ve ergenlik dönemini tamamlamış ve 60’lardan 70’lerin ikinci yarısına kadar halk ile bütünleşmiş bir şekilde Altın Çağı’nı yaşamıştır.

                                                                                                   1.Görsel: Sponeck Birahanesi’ndeki İlk Gösterime Ait Tasvir
Neden Yeşilçam?

Beyoğlu’nda bir sokak olan Yeşilçam, aslında İstanbul’un pek çok yerine dağılmış olan film yapım şirketlerinden bazılarının bulunduğu sıradan bir sokaktı. Toplumda zamanla kabul edilen melodram ve çatışmaya yönelik filmlerin artmasıyla beraber ivme kazanan Türk sinemasında neden diğer bölgelerin unutulup Yeşilçam adının sabit kaldığını ise araştıran bir çalışma ne yazık ki henüz yok. Bu bağlamda ise Gülsenem Gün, Türkiye’nin Hollywood’u olan Yeşilçam’ı, Holly Wood kelimesinin bir çevirisi, uyarlaması olarak kabul edildiğini düşünüp bir fikir yürütmüştür. 1959’da yapılan ve Yeşilçam hakkındaki ilk röportajlardan olan, Hayat dergisinde yayımlanan “Türkiye’nin Hollywood’u Yeşilçam Sokağı” isimli röportaj yazısına göre, “Bugün Türkiye’de film işleri ile uğraşan 180 müessese var. Bunlar Ar Sineması’nın karşısındaki Yeşilçam sokağı başta olmak üzere 300 metrekarelik bir sahaya yayılmış bulunmaktadır.” (ARIT F. 1959) şeklindedir. Lütfi Akad’ın anılarında bahsettiğine göre ise ”…o yıllarda bu sokakta karma da olsa bir çarşı oluşmuştur. Yapımcıların anlaşmak için davet ettikleri oyuncular, yönetmenler, senaryo yazarları, tasarlanan filmleri sinemalarına bağlamak isteyen çevre sinemacıları, Anadolu sinemacılarının aracıları Yeşilçam sokağına gelmeye başlamışlardır. İş bekleyen figüranların, set işçilerinin vakit geçireceği kahveler de yine bu sokakta açılmıştır.”(GÜLÇUR A. S.). Bu bağlamda dönemin şartlarını daha net anlayabiliriz.

                                                                                                         2.Görsel: 70’li Yıllarda Çekilmiş Bir Yeşilçam Sokağı Fotoğrafı
Bir Dönüm Noktası: Beklenen Şarkı

1948 yılındaki fahiş vergiye veya yabancı sinemanın fiilen yasaklanmasına değin Türk halkı Mısır sinemasına büyük bir sempati duymuştur. Bu sempatinin altında yatan nedenlerden bir tanesi de hızlı modernleşme atılımlarının sonucunun sinemaya yansımasıdır. Türk insanı batı musikisinden, sanatlarından ve kültüründen hala uzakta olmasına rağmen sinemaya yansıyan batılı tiplemeler ve müzikler ters tepki yaratmıştır. Hatta öyle ki bazı filmlerin müziklerinin kaldırılıp yerine geleneksel veya doğu müzikleri diyebileceğimiz müziklerin konduğu da rivayet edilir. Ancak gerçek şudur ki Türk insanı hala musiki dinletisi için sinemaya gitmektedir.

1948’den sonra ise artan Türk filmi sayısı ve bu filmlerin halk nezdinde karşılık bulması sektörü kendine getirmiştir. 1954 yılında ise Türk insanını tamamen kendine çekecek olan sinema sektörü “Beklenen Şarkı” filmini çıkarmıştır. Zeki Müren ve Cahide Sonku gibi önemli isimlerin henüz üne kavuşmadan ortaya koydukları bu film ile istenen melodram, musiki ve duygular başarılı bir biçimde halka geçmiştir.

                                                                                                                          3.Görsel: Beklenen Şarkı Film Afişi
Altın Çağ

Yeşilçam’ın Altın Çağı’nı yaşamasındaki bir diğer önemli etken ise anlatısallığıdır. Türk sanatları genel olarak orta oyunu, meddah, Karagöz-Hacivat gibi sözlü kültüre dayalıdır. Orta Asya Türklerinden beri var olan masal anlatma, dinleme gibi alışkanlıkların Türk insanlarının özüne işlemiş olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Öyle ki hece ölçüsü dahi bu ezberi ve sözlü kültürü sağlamlaştırmak, kolaylaştırmak içindir. Hal böyle iken insanların sinematografi veya kamera açıları gibi daha görsele dayalı sinema anlayışlarından uzak olmaları normaldir. Bunu iyi tahlil eden Yeşilçam, daha diyaloglara dayalı ve insanlara istedikleri dramı, müzikali ve çatışmayı veren filmler üretmiştir. Öte yandan, karakterler konusunda da iyi bir tahlil yapan Yeşilçam, halkın da isteği olan zengin – fakir, köylü – kentli, iyi – kötü gibi karakterleri de tarihin tozlu sayfalarından çıkarıp dönemine entegre etmiştir. Bu konuda Ala Sivas Gülçur, “Gişe yapan en çağdaş filmlerin diyaloglarında Karagöz-Hacivat tekerlemelerini anımsatan bir ton göze çarptığını, çoğu film kahramanının Köroğlu yiğitliğiyle konuştuğunu, çoğumuzun büyük keyifle dinleyerek büyüdüğümüz keloğlan masallarını hatırlatır ve yerli sinemanın ilkellikle suçlanan konularının altında bunların yattığını vurgular.” (GÜLÇUR A. S.) cümleleri ile o dönemin bu benzerliğine değinir ve Yeşilçam senaristlerinden Bülent Oran’ın da bu durumdan ötürü o döneme yönelik bir eleştirisi, bir suçlaması olduğunu ekler.

                                                                                                                               4.Görsel: Aşk ve Tabanca Film Afişi (1970)

Sinemanın 7. Sanat dalı olarak kabul edilmesinin yanında, bu sanatın icrasının ve gösteriminin de bir maddi karşılığı olduğu unutulmamalıdır. Yeşilçam yapımcılarının genelinin sinema sektöründen veya tiyatrodan olmadığını söylemek yanlış olmayacaktır. Bu noktada yapımcılar genellikle işin ticari boyutu üzerinde durmuş, çek-senet-bono gibi işlemler ile mevcut ticareti yürütmeye çalışmıştır. Hatta öyle ki yapımcılar vergiden kaçınmak için amortisman filmler’e de başvurmuştur. Bu filmler, kasım- aralık ayları gibi çekilip ve sene bitiminden önce vizyona giremediğinden zarar olarak gözüktüğünden ötürü vergi kaleminde bir azalmaya neden olurlar. Öte yandan, bir sonraki sene vizyona giren bu filmler en azından maliyetini karşılar, yani bir bakıma kendini amorti ederler. Bu bağlamda da, 1968 yapımı olan Vesikalı Yarim tamamen bu kaygıyla çekilmiş olmasına rağmen halk tarafından çok beğenilmiş bir amortisman filmdir.

                                                                                                                             5.Görsel: Vesikalı Yarim Film Afişi (1968)
Bir Devrin Kapanışı

1970’li yıllara kadar yeni anayasanın getirdiği özgürlükçü ortam ve sansürün diğer dönemlere göre az olması nedeniyle yaşanan Altın Çağ, ilk darbesini 1971 muhtırası ile almıştır. O dönemden sonra yerli film sayıları azalmaya, televizyonun günlük hayata entegre olup evlere girmesi nedeniyle de Altın Çağ yavaş yavaş kapanmaya başlamıştır. Ardından gelen, ailenin sinemadan uzaklaşması yüzünden tamamen kâr marjını arttırmak amaçlı ve tamamen erkek seyirciye yönelik yapılan cinsel içerikli filmler de bu dönemde başlamış ve bence sinemanın doğasına zarar vermiştir. Altın Çağı ise resmi olarak kapatan olay ise 1980 askeri darbesidir. Bu dönemden sonra artan istibdat ve sansürden dolayı içerikler iyice kısırlaşmıştır. Böylece 1960-80 arası dönem Yeşilçam Sineması’nın Altın Çağı olmuştur.

Sonuç

Sonuç olarak, Türk sineması zamanla gelişmiş, büyümüştür. Seyircisi ile kurduğu bağa dikkat eden ve onun isteklerine göre yol alan sinema sektörü, bu davranışının da karşılığını sinema salonlarının insanlarla dolması ile almıştır. Sinema gerek dünyada gerekse Türkiye’de sürekli  bir sosyalleşme aracı olarak kullanılmıştır. Bazen toplumun dertlerini anlatan gerçekçi filmler, bazen de toplumun istediği duygusal filmler üretilmiştir. Televizyonun evlere girmesi, süreli yayınların başlaması, askeri müdahalelerin etkisini göstermesi nedeniyle de sinema özgürlüğünü ve dolaylı olarak da yaratıcılığını kaybetmiştir.

Türk sineması, 90’lı ve 2000’li yıllar ile yavaş yavaş tekrardan özgürlüğünü kazanmaya başlamış, bağımsız filmler ve bağımsız yönetmenler de çıkarmıştır ki bu yönetmenler de günümüz dünyasında uluslararası arenada da ödül almış, Türk sinemasını başarıyla temsil etmiştir.

Kaynakça

1-AND M. (2016) Türkiye’de Sponek Birahanesindeki İlk Sinema Gösterisinin Öncesi ve Sonrası

www.tsa.org.tr/tr/yazi/yazidetay/247/turkiye’de-sponek-birahanesindeki-ilk-sinema-gosterisinin-oncesi-ve-sonrasi

Erişim Tarihi: 05.06.2022     

2-ARIT F. (1959) Türkiye’nin Hollywood’u Yeşilçam Sokağı. Hayat Dergisi.

www.academia.edu/11330824/Türkiyenin_Hollywoodu_Yeşilçam_Sokağı

Erişim Tarihi: 05.06.2022

3-ÇAĞLAYAN A. T. Türkiye’de Sinema Politikası.

www.kameraarkasi.org/makaleler/makaleler/sinemapolitikasi.html

Erişim Tarihi: 05.06.2022

4-GÜLÇUR A. S. TÜRK SİNEMASINDA YEŞİLÇAM DÖNEMİ.

 ww4.ticaret.edu.tr/sbe/wp-content/uploads/sites/129/2020/03/2-YEŞİLÇAM-SİNEMASINA-GENEL-BAKIŞ.pdf

Erişim Tarihi: 05.06.2022

5-HAZAR N. (2015) Yeşilçam’ın doğuşu ve yükselişi. arsiv.tsa.org.tr/uploads/documents/yesilcam_in_dogusu_ve_yukselisi_4531/1027_1.pdf

Erişim Tarihi: 05.06.2022

Görsel Kaynaklar
Görsel 1. www.tsa.org.tr/siteuploads/webarticle_photos/turkiyede_sponeck_birahanesindeki_ilk_sinema_gosterisinin_oncesi_ve_sonrasi_main1466817425-width900.jpg

Erişim Tarihi: 05.06.2022

Görsel 2. i.pinimg.com/originals/69/fc/38/69fc387122be5be5c5ecc59ec5302243.jpg

Erişim Tarihi: 05.06.2022

Görsel 3. Beklenen Şarkı (1954) www.tsa.org.tr/haber/film/filmgoster/5566/beklenen-sarki

Erişim Tarihi: 05.06.2022

Görsel 4. Aşk Tabanca (1970) www.tsa.org.tr/tr/film/filmgoster/1355/ask-ve-tabanca

Erişim Tarihi: 05.06.2022

Görsel 5. Vesikalı Yarim (1968) www.imdb.com/title/tt0252084/

Erişim Tarihi: 05.06.2022

-Kerem ÖZYURT

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir