Söz Eserde: Savaş Meydanı

/ / GÖRSEL SANATLAR VE MÜZİK

Savaşlar, geçmişte ve günümüzde neredeyse bütün coğrafyalarda bir nesli ya da bir dönemi muhakkak etkilemiş, derinden yaralamış olaylar olarak karşımıza çıkmıştır. Durum böyleyken dönem sanatçılarının ve eserlerinin yaşananlardan tamamen uzak veya izole olduğunu düşünmek olanaksızdır. Böylesine büyük trajedileri olağanüstü biçimde yansıtan, ânı iliklerimize kadar hissettiren, aşina olduğumuz tabloları tarihin ve özellikle de sanatın süzgecinden geçireceğiz. Savaş dönemlerine yönelik eleştiri, isyan veya yansıtma niteliği taşıyan eserleri ve sanatı detaylı bir şekilde savaş meydanında inceleyeceğiz.

Birçoğumuzun önceden karşılaşmış olması muhtemel bir tablo ile incelememize başlayacağız: Eugéne Delacroix’ in ünlü eseri “Halka Yol Gösteren Özgürlük”.

Eugéne Delacroix, eseri kanvas üzerine yağlı boya tekniğiyle gerçekleştirilmiştir. Eser üzerinde hâkim olan dönem ise Fransa’ya anayasal monarşinin getirildiği ve halkın buna bir tepki olarak ortaya çıkardığı Temmuz Devrimi’dir. Figürlerin yükselişi ile bir kompozisyon haline getirilmiş eser; odağı tablonun merkezinde bulunan döneme uzak bir biçime ve giyime sahip olan kısacası alışılagelmedik bir karakter olan kadın figürü üzerinde toplamıştır. Bedenine düşen ışık, kontrast ve tuttuğu Fransa bayrağının canlı renkleriyle izleyiciyi verilecek mesaja yaklaştırmadaki başarısı aşikardır. Özgürlüğü temsil eden Frigya beresi, karanlık arka plan üzerindeki yükselişi ile davası ve ısrarı açıktır. Diğer figürleri incelediğimizde ölmüş insanlar ve kendini feda etmeye hazır bir kalabalık görülmekte. Daha keskin olarak belirtilmiş üç figürden biri burjuvadan olduğu tahmin edilebilir bir asker, eli silahlı bir çocuk ve sonuncusu ise yalvarır ve umut eder bir biçimde merkezdeki sembolik karakterin ayaklarına kapanmış halk tabakasından olduğu görülen figürdür. Resmin sağ arka planında kalan Notre Dame Katedrali ise tabloda yaşatılan coğrafyayı ve atmosferi güçlendiren ögelerden biridir.

Sıradaki eser ise Kurtuluş Savaşı dönemine yönelmiş olan Halil Dikmen’in “İstiklal Savaşında Mermi Taşıyan Kadınlar” adlı eseridir.

Halil Dikmen’in İstiklal Savaşında kadınların oynadığı büyük rolü çarpıcı bir biçimde gösterdiği bu eserinin tarz olarak tamamen farklı olmasına karşın kompozisyon ve merkez figürünün konumu bakımından “Halka Yol Gösteren Özgürlük” eseriyle benzer yönler taşıdığını söyleyebiliriz. Hatta bazı dönem eleştirmenleri tarafından sanatçının Delacroix’in eserinden esinlenerek bu tabloyu oluşturduğu iddia edilmiştir. Figürlere ve çevreye verilmiş sert hatlarla savaşın duygusu izleyiciye temiz bir biçimde verilmiştir. Merkezdeki kadın figürü, incelediğimiz diğer eserin merkez figürüyle benzer şekillerde belli edilmiş ve kaslı vücut yapıları göz önüne sunularak temsil ettikleri güç izleyiciye yine ışık ve kontrastla aktarılmıştır. Eserde organizasyon açısından oluşturulmuş belirgin bir fark ise diğer figürlerin de merkez figür kadar kendilerini belli ediyor olmalarıdır. Boyutlar ve ışık hemen hemen benzer ancak yüz ifadeleri netlik durumunda farklılık göstermektedir. Yüz ifadeleri incelendiğinde yorulmuş fakat ısrarcı, kararlı ve öfkeli ifadelerle karşılaşıyoruz. Çaresizlik duygusu da figürlerin yüzünde açıkça belirtilmiş hislerden biri. Savaş alanına yardıma koşan bu güçlü topluluğu tamamen ele aldığımızda tabloda çocuklarla da karşılaşmaktayız. Figürlerin ayaklarının çıplak oluşu da tablodaki telaşı ve seferber durumu sembolize eden bir başka detaydır. Arka planda yer alan keskin ve dağlık coğrafyaya yöneldiğimizde ise sanatçı bizi resmin içine alarak içinde bulunan durumun umutsuz ve aşması zor yüzünü, çetin savaşı etkileyici bir tarzda betimlemiştir.

Bir diğer eserimiz daha yakın bir tarihten ve oldukça popüler olan Pablo Picasso’nun “Guernica”sıdır.

Paris’te yapılmış ancak İspanya’daki faşist ve cumhuriyetçi gruplaşmayı, iç savaşı konu alan trajik bir eserdir. Hikayesini yakından ele almak için 1937 İspanya’sına yönelmemiz yeterli olacaktır. 2. Dünya Savaşı öncesi Franco liderliğinde yükselen faşizm hareketleri iç savaşı çağıran olayların başında gelmekte. Faşist harekete karşı ayaklanan cumhuriyetçilere üstünlüğünü ve yönetimdeki gücünü kanıtlamaya çalışan Francisco Franco, halka şiddetle yaklaşarak başaracağını düşünür ancak taraflar birbirine karşı sadece nefret dolar. Hatta bu şiddet ve nefret öyle bir noktaya gelmiştir ki bazı tarihçilerin söylemine göre Franco’nun iletişimde olduğu Hitler’e bombalarını test etmesi için (siyasetten bağımsız, küçük bir kasaba olan) Guernica’ya atmasına bizzat izin vermiştir. Bu korkunç olaydan sonra yaşananları Picasso kendi izlenimlerine dayanarak en etkili şekliyle resmetmiş ve vasiyetinde eseri İspanya’ya demokrasi gelene kadar Modern Sanat Müzesi’ne vermiştir.

Resmin detaylı incelemesine tablonun siyah ve beyazın ton ton ayrılarak resmedilmiş olmasının savaşın kasveti ve gerginliğini yansıtmakta ne kadar doğru bir tercih olduğunu söyleyerek başlayabiliriz. Siyahın en koyu tonuyla figürlerin öne çıkmasına yardımcı olan arka plana ve birbirine karışmış olan karakterlerin grinin tonlarıyla derinliğe kavuştuğuna şahit oluyoruz. Her şeyiyle dehşet verici bir bütünlüğe sahip olan bu tabloda, ayrıntılara at figürünün üzerinde ilk bakışta gazete baskısı olduğu düşünülebilen küçük çizgilerle giriş yapabiliriz. Picasso’nun birçok eserinde yer alan birbirine paralel olarak çizilmiş çizgilerden farklı olarak kesikli ve dikey olarak yapılmış düzensiz çizgiler görülüyor. Kimi sanat yorumcularına göre bu ayrıntı bir yazı metni altyapısı verilerek eserin güncelliğini yansıtan bir incelik olarak nitelendiriliyor. Eserde kullanılan güçlü sembolizm örneklerine ve aynı zamanda figürlere yakından bakacak olursak resimdeki bütün telaşa ve kargaşaya rağmen tablonun solunda durgun ve sakin bir ifadeye sahip olan boğayı görmekteyiz. Sanatçı kendi açıklamasında boğanın vahşeti ve karanlığı temsil ettiğini belirtmiştir. Bununla birlikte sanat tarihçileri İspanya için büyük önem taşıyan boğa ve at figürlerine daha başka bir perspektiften yaklaşarak boğanın faşizmi atın ise cumhuriyetçiliği yansıttığını düşünmektedir. Abartılı çizgiler ve bedenlerle resmedilmiş insan figürleri de esere duygu kazandıran en büyük etmenlerden biridir. Boğanın solunda yer alan anne ve çocuk, yere yığılmış kılıcı kırık asker, bitkin bir halde ampule yönelmiş adam, şaşkın halde mumla etrafı gözetleyen kişi ve resmin sağında yer alan çığlık çığlığa koşan figür hüzünlü ve çaresiz atmosferi yansıtmaktadır. Tarihsel sanat eserlerine kıyasla yenilikçi ve sert tarzda bir eserdir. Bu özellikleriyle de alanı yeniden canlandırmış ve modern bir hale sokmuştur.

Sizlerle savaşın hüzünlü ve korkunç yüzlerinin, çaresizliğinin olağanüstü şekillerde yansıtıldığı sanat eserlerini olabildiğince yakından analiz ettik. Umarım gelecek yıllarda barışın hâkim olduğu ve savaşa rastlamadığımız bir dünya bizi bekliyor olur. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere!

Kaynakça

1-2021. Acikerisim.Uludag.Edu.Tr. http://acikerisim.uludag.edu.tr/bitstream/11452/12822/1/28_Frankofoni%c3%b6zelsay%c4%b1s%c4%b1_13.pdf.

2- 2021. Empirical Studies Of The Arts. https://journals.sagepub.com/doi/pdf/10.2190/EH48-K59C-DFRB-LXE7.

3-2021. Visual Anthropology. https://www.tandfonline.com/doi/pdf/10.1080/08949468.1999.9966786?needAccess=true&.

4-2021. Wannart. https://wannart.com/icerik/8145-bir-milletin-mucadelesi-istiklal-savasinin-sanata-yansimalari.

5-2021. Khan Academy. http://www.khanacademy.org.tr/video.asp?ID=8730.

Elif Sema KARA

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir