Büyük Buhran olayını daha anlamlı bir pencereden incelememiz gerekirse 24 Ekim 1929 gününün önemini ve sonuçlarını Almanya özelinden başlayıp sonrasında diğer devletler için Büyük Buhranın iktisadi, siyasal ve sosyolojik sonuçları göstermeye çalışacağız. Bununla birlikte Almanya Büyük Buhrandan çıkmak için hangi politikaları izledi? İzlediği politikalar sayesinde mi Büyük Buhrandan en erken çıkmayı başaran devletlerden biri oldu? Bunun sonucu olarak II. Dünya Savaş’ına mı gidildi? gibi sorulara cevap vermeye çalışacağız.
24 Ekim 1929 Perşembe. New York Menkul Kıymetler Borsası, 1928 yılının başından 1929 yılı Ekim ayının başına kadar olan süreçte gittikçe yükseliyordu ve insanların hızlıca ve kolay zengin olma hayallerini körüklüyordu. Ancak 3 Ekim 1929 tarihine gelindiğinde, borsanın yükselişi durmuş hatta birkaç büyük holdingin hisse senetleri çok fazla değer yitirmişti. Bu kayıplar, 21 Ekim günü uluslararası yatırımcıların hisse senetlerini ellerinden çıkarmalarıyla hızlandı ve “Kara Perşembe” olarak anılan 24 Ekim 1929 Perşembe günü borsa dip yaptı. 1929 yılının fiyatları ile 4.2* milyar dolar aniden yok oldu. 29 Ekim 1929 gününün fiyatlarına bakıldığında bir yıl öncesinin kârının bile yitirildiği görülebilir. Bu süreçte 4000 kadar banka batmış, binlerce insanın mal varlığı yok olmuştur. Hem de çok kısa bir süre içerisinde yitirilmiştir bu servetler.
Buhranın etkilediği insanlar açlığa sürüklenmiştir, sebze ve meyve yetiştirip satarak yaşamaya çalıştıkları uzunca bir dönem olmuştur. Hatta piyasadaki para bir anda yok olduğu için insanlar ihtiyaçlarını karşılamada takas yoluna gitmek zorunda kalmıştır ve bir nevi değiş-tokuş ekonomisine geri dönmüşlerdir. İnsanlar maddi varlıklarıyla beraber sosyal konumlarını ve ruh sağlıklarını da kaybettiler. Bunalımın etkileri II. Dünya Savaşı’na kadar yaklaşık on yıllık bir süreçte devam etti. Büyük Buhran II. Dünya Savaşı’nı başlatan en büyük olaylardandır.
Krizin sanayileşmiş ülkeler üzerindeki etkileri hemen hemen aynıydı. Çoğunun ekonomileri %40’tan fazla küçülmüştü ve borçları bulunuyordu. Nakit sıkıntısı yaşayan batılı devletler daha önceden o sırada zenginlik ülkesi Amerika’dan krediler almışlardı. Bu sırada Amerikan bankaları sorunlar yaşadığı için tüm paraları geri istedi ama geri gelen bir para yoktu. Buhran dolayısıyla krediler geri ödenememişti. Fakat şöyle bir şey daha var ki alınan paraları Amerikan bankaları altın karşılığı istiyordu. Kredi almış ülkelerde de bu boyutta altın rezervleri bulunmamaktaydı.
Hele ki Almanya gibi I. Dünya Savaşı’nda yenilmiş ve ağır antlaşmalarla yüzleşen sanayi devletleri hammadde sıkıntısını bir başka boyutta yaşadığı için çok daha kötü durumlara girmek üzereydi ama bunlara rağmen bu buhrandan en erken çıkan ülke de Almanya olmuştu. İzlediği enflasyonsuz politikalar iç piyasayı canlandırmıştır fakat sadece bu yeterli değildi. Yurt dışı ile alışverişlerde bulunması gerekmekteydi. Bunun için Türkiye, Latin Amerika, Orta Avrupa ve Balkan ülkeleri ile takas usulüne yakın bir sisteme geçip kâr elde ettiler. Bu kâr istihdam (iş alanı) yaratabilmekti.
Bu sadece bir ülkeye ait bir tablo da değildi. Neredeyse tüm ülkeler aynı durumdaydı. Sefalet ortalığı kasıp kavurmaktaydı. İnsanlar işlerini, paralarını, statülerini kaybetmişlerdi. Hem de tek bir günde olan olaylar dizisi yüzünden. Dünyada ekonomiler dip yapmışken milyonlarca insan açlık ve sefalet içindeydi. Tek günde tüm servetini kaybetmiş binlerce iş adamı vardı. Bu insanların sahip oldukları şirketler de çökünce işçi tabakası uzun süre ekside yaşadı. Hatta insanlar o kadar sefalet içerisindeydi ki çocuklarını satışa koyanlar bile olmuştu. Böyle bir insanlık dramı dünyadaki krizlerin en can yakanı olabilir.
Bunalımla birlikte doğal olarak Almanya’da da işsizlik tavan yapmıştı ve o zamanki adı “Alman İşçi Partisi” olan Nazi partisi alt ve orta tabakadan destek alarak güçlenmekteydi. Bu güçlenme II. Dünya Savaşı’nda Almanya’nın rolünün ve gücünün ön habercisiydi. Büyük buhran Almanya’daki Nazi partisinin güçlenmesinde çok büyük rol oynamıştı. Fakat bu olaylar olurken Avrupa’da işçi sınıfı sefaleti tam anlamıyla yaşamaktaydı. Bu nedenle çoğunluğu oluşturan sefalete sürüklenmiş halk aşırı sağcı veya solcu partilere yönelmiştir. Haklarının savunulmasını isteyen işçi ve alt tabakadaki halk Nazi partisini destekliyordu. Almanya’da başta oyların %3’ünü bile alamayan o zamanki adıyla Alman İşçi Partisi yani Nazi partisi, büyük buhrandan çok etkilenmiş olan halkın desteği ile %37’lere çıkmıştır.
Sadece Almanya değil tüm ülkeler sallanmaktaydı bu dönemde çünkü Amerika verdiği kredileri geri çağırmış ve zaten nakit sıkıntısı yaşadığı için o paraları almış ülkeler ne yapacaklarını bilemiyordu. Tüm dünyada yatırımcılar iflas etmiş ya da etme noktasına gelmişti çok kısa sürede. Bu sadece zenginleri etkilememişti. İflas ettiklerinden dolayı her alışveriş yaptığı insan ya da çalıştırdığı işçisi bunu iliklerine kadar hissetmişti. Sadece işçiler de etkilenmedi. Bu insanların da etkileşimde oldukları insanlar vardı. Marketler, kasaplar, manavlar ve aileleri. Kısaca tüm toplum finansal bir sorunla yüz yüzeydi. Bu finansal nedenler insanları depresif hallere sokmuştu çünkü artık eskisi kadar yüksek bir refaha ulaşamayacaklarını biliyorlardı ya da düşünceleri bu yöndeydi.
Bu gibi nedenler zaten işsizlik ve sefaletle boğuşan halkı baştan çıkarmıştı. Her gün daha fazla olay oluyordu. Grev, protesto sayısı çok artmıştı. Tüm ülkelerin hükümetleri de bir çıkış yolu aramaktaydı. Neredeyse tüm ülkeler kısa zaman içinde seçime gitti ve hükümet değişiklikleri yaşadı. Toplumu bu durum birazcık rahatlatmıştı fakat bir-iki yıl geçtiği halde durum düzelmiyordu. Toplum bu kez kendilerini savunan aşırı sağcı ve solcu partilere yöneldi. Bu yönelimler halk arasında bazen tartışmalara yol açıyordu. Almanya’da Yahudi insanların sadece Yahudilere iş vermesi gibi şeyler ırkçılığı da körüklemişti. İnsanlık artık rayından çıkmıştı.
Almanya’da bu sırada hükümette olan işçi partisi lideri Nazi Partisi, Yahudileri bu krize neden olan etkenlerden birisi olarak gördüğü için Yahudileri kötüleyen bir kampanya başlatmıştı. Halk da sefaletin getirdiği düşünce tarzı nedeniyle bu kampanyaya zorlanmadan ikna olmuşlardı. Aynı zamanda Fransa ve İngiltere’deki hükümetler de kendilerini haklı gösterecek propagandaları halk arasında olan hareketliliği bastırmak için kullanmaktaydılar.
Peki, Almanya bu buhrandan nasibini ne ölçüde aldı?
Buhranın en belirgin sonucu, işsizlikte büyük bir artış oldu. 1929-1930 kışında işsiz sayısı 1,4 milyondan 2 milyonun üzerine çıktı. Şansölye Hitler oluncaya kadar Ocak 1933’te her üç Almandan biri işsizdi ve bu rakam 6,1 milyona ulaşmıştı. Sanayi üretimi de aynı dönemde yarıdan fazla düşmüştü. Başlıca sebepleri 3 başlığa ayırırsak:
1-İşsizlik
• İşsizlikteki artış, işsizlik sigortası ve diğer yardımlar için devlet harcamalarını önemli ölçüde artırdı.
• Almanlar demokrasiye olan inancını kaybetmeye başladılar ve hızlı ve basit çözümler için hem Soldaki (komünistler) hem de Sağdaki (Naziler) aşırı partilere yöneldiler.
2-Siyasi Başarısızlık
Mart 1930’da Alman Şansölyesi Hermann Müller, hükümeti işsizlikteki artışın neden olduğu hükümet harcamalarındaki artışın üstesinden nasıl geleceği konusunda anlaşamayınca istifa etti. Yerine Heinrich Brüning getirildi. Politikaları işsizlik kriziyle başa çıkmada etkisizdi ve Almanların demokrasiye olan inancını daha da sarsılmıştı:
• Temmuz 1930’da Şansölye Brüning, hükümet harcamalarını, ücretleri ve işsizlik maaşını kesti. Bu düşüş sarmalına eklendi ve işsizlik artmaya devam etti ve işini kaybedenleri daha da yoksullaştırdı.
3-Aşırıcılığın Yükselişi
1930 ile 1933 yılları arasında Almanya’da milyonlarca insan işsiz, aç ve çaresiz olduklarından, sorunlarına basit çözümler sunan aşırı siyasi partilere başvuruyorlardı. 1930 ile 1933 arasında aşırı sağcı Nazilere ve aşırı solcu komünistlere verilen destek artmıştır.
1932’de Weimar Cumhuriyeti’ni yıkmaya kararlı partiler Reichstag’daki toplam 608 sandalyeden 319’unu elinde tutuyordu ve birçok işçi komünizme yöneliyordu ancak asıl yararlananlar Naziler olmuştur.
Naziler, 1920’lerin başında üzerinde anlaşmaya varılan 25 Maddelik Programlarını ileri sürmeye devam ettiler ve daha geniş sosyal ve coğrafi çekiciliğe sahip oldular. Aynı zamanda komünizmden korkan bir kesim de Nazilere destek verdi :
• Zengin işadamları, komünistlere verilen desteğin artmasından korktular, Hitler ve Nazileri finanse etmeye başladılar
• Orta sınıf, bariz başarısızlığından endişe duyan demokrasi, ülkenin güçlü bir hükümete ihtiyacı olduğuna karar verdiler ve oylarını Hitler’e verdiler.
• Milliyetçiler, ulusun mirasını suçladılar. Versay antlaşması ve tazminat depresyona neden oldukları ve böylece Nazilere destek verdikleri için
• Kırsal alanlar, Nazi desteği hem orta sınıf esnaf hem de zanaatkarlar, çiftçiler ve tarım işçileri arasında özellikle güçlüydü.
Almanya’da da buhran nedeniyle hükümet değişmişti. Gelen hükümet Nazi partisine aitti ve ülke lideri artık Hitler’di. Yukarıda bahsettiğim nedenler ülkenin hükümetini değiştirmişti fakat buhrandan çıkmak için Almanya nasıl bir yol izledi?
Alman halkı hem I. Dünya Savaşı hem de I. Dünya Savaşı sonrasında çok acı çekmişti. Nazilerin cazibesinin büyük bir kısmı, Almanya’nın ekonomisini yeniden güçlü kılma sözü vermeleriydi. Hitler tam istihdamı hedefliyordu. Çünkü buhran sırasında dünyadaki tüm insanların en büyük derdi işsizlik ve sefalet idi. Yapılan propagandalar o kadar başarılıydı ki halk Hitler’i bir kurtarıcı olarak görmeye başlamıştı. Ağır çalışma şartlarına aldırmamaktaydı işçiler çünkü birçoğu açlığı yaşamışlardı. Bu sırada Almanya, 1939’a kadar tam istihdama sahip olduğunu iddia etmesine rağmen, birçok insan grubu istatistiklere dâhil edilmedi. Almanya istihdamı şöyle sağladı:
• 1936 Olimpiyat Stadı gibi hastaneler, okullar ve kamu binaları inşa etmeyi içeren büyük bir bayındırlık programı başlatıldı. İnşaat sektörü kısa zamanda 80.000 erkek için iş yarattı.
• Yeniden silahlanma 1933 ve 1938 arasındaki ekonomik büyümenin büyük bölümünden sorumluydu. Yeniden aşırı silahlanma, Hitler iktidara gelir gelmez başladı, ancak 1935’te kamuoyuna ilan edildi. Bu, Alman işçileri için milyonlarca iş yarattı.
• Ulusal Çalışma Servisi’nin (NLS) tanıtılması, tüm genç erkeklerin NLS’de altı ay geçirdikleri ve daha sonra askere çağırmak gibi.
Evet, buralardan da anlaşılacağı üzere Almanya işsizlik sorununu daha çok kendi içerisinde çözmüştü. O sırada diğer devletler hala tamamen düzelememişti ama benzer politikalar uygulamaktaydılar. Almanya’nın diğer ülkelere nazaran çok hızlı ve sağlam güçlenmesi rakiplerini kızdırmıştı. Hala I. Dünya Savaşı’nda yenilgi almış Almanya’nın bu güçlülüğüne karşı antlaşmaları öne sürmekteydiler. Aynı zamanda Almanya’nın yaptığı hamleleri sadece kınamakla yetinen bir İngiltere, Fransa cephesi vardı.
Almanya artık aşırı güç sahibi olmuştu ve 1939 yılında Almanya sınırlarını genişletmeye başlamıştı. 1 Eylül’de Polonya’ya girdi ve İngiltere, Fransa 3 Eylül’de savaşa dâhil olarak yeni bir dünya savaşını başlattılar.
Sonuç olarak dünyanın herhangi bir yerinde çıkan veya çıkartılan savaşlar, krizler yakınlardaki coğrafyaları da beklenmedik düzeyde etkileşmiştir. Krizler sonuca başa gelen iktidarların yozlaşmasıyla veya yanlış politikalar izlemesiyle de patlaklar verip düzeni çekilmez bir hâle getirerek dünya dengelerinin değişmesine ve savaşların çıkmasına neden olmuştur. Buna örnek yazımda da temel alan olan Hitler Almanya’sı örnek gösterilebilir. Hitler gibi liderlerin iktidara gelmesiyle düzenin tekrar kurulabilmesi için kutuplaşmalar ortaya çıkmıştır ve düzen kurulabilmesi için yeni bir savaşa yani II. Dünya Savaş’ına gidilmiştir.
Kaynakça
1- Volker Daniel, Lucas ter Steege, Inflation expectations and the recovery from the Great Depression in Germany, Explorations in Economic History, Volume 75, 2020, 101305, ISSN 0014-4983, https://doi.org/10.1016/j.eeh.2019.101305.
2- Erdal İnce (2008), 1929 Dünya Ekonomik Buhranın Almanya’daki Etkisi Ve Bu Etkinin İzmir Finans Piyasasına Yansıması, Dergipark, sf 291-309
3- https://www.bbc.co.uk/bitesize/guides/zpvhk7h/revision/1
4- https://www.youtube.com/watch?v=IUtfRCGKH2M
5- https://www.youtube.com/watch?v=hFd813RAnd8
6- https://www.youtube.com/watch?v=obtlPomREiY
7- https://www.youtube.com/watch?v=eM78Loa4ghI