Yazılı tarihin ışığında bildiğimiz kadarıyla, kendilerini Yunanlar tarafından çoktan yıkılmış bulunan Truva medeniyetinin göçmenleri olarak gören, dışarıya oldukça kapalı bir topluluk; Tiber nehrinin sol tarafında, nehrin haliç kısmından çokta uzakta olmayan bir bölümünde M:Ö. 753’de kendi küçük şehir devletini kurmuştu. Bu küçük şehir devleti ileride bütün bir Akdeniz havzasını kapsayacak büyük bir İmparatorluğa dönüşecek, icat ettiği müesseseler ise yıkılışından yüzyıllar sonra bile hala uygulanıyor olacaktı. Bu topluluk, Roma’yı kurmuştu.
Henüz küçük bir şehir devleti statüsünde olan Roma’da, insandan önce uyruğu gelirdi. Bir kişi, eğer Roma yurttaşı ise, bu toplulukta barınabilir, hukuki ve toplumsal ilişkilerde (evlilik, tarım, ticaret) bulunabilir; eğer değil ise bunların hiçbirisini yapamaz, dışlanırdı. Bu kural kökenini bu toplumun örf ve adetlerinde bulur. Bu örf ve adetler nesilden nesile aktarılan birtakım Roma kural ve düzenlemeleridir ve Ius Civile (Yurttaşlar Hukuku)’yi oluşturan en geniş kuralları barındırır. Bunların ilk kez derlenmesi ve kodifiye edilmesi ise M.Ö. 5.yy’da On İki Levha Kanunları ile olmuştur.
On İki Levha Kanunları (M.Ö. 451- M.Ö. 449)
Roma’nın ilk büyük kodifikasyonu olan bu derleme, ilk başta üzerine yazıldıkları ve sergilendikleri on iki bronz tablet nedeniyle bu şekilde anılmaktadır. Özgün bronz tabletler günümüzde bulunmamakla birlikte, içeriklerinin bir bölümü korunmuştur. Çünkü Romalılar bu düzenlemeleri hukuk geleneklerinin başlangıcı olarak görüyordu ve bu içeriklere büyük önem atfetmişlerdi. Öyle ki, Romalı devlet adamı Cicero’nun aktardıklarına göre M.Ö. 1.yy’da bile hala erkek öğrencilere bu düzenlemeler ezberletilmekteydi.
Örf ve adetlerin kodifiye edilmesi ihtiyacı aslında bir sınıf çatışmasının sonucudur. Roma’da başlangıçtan beri, soylu kesim ve alt kesim arasında sorunlar, çatışmalar çıkmıştır. Bu iki farklı sınıftan ve bu durumun örf ve adetler ile ilişkisinden kısaca bahsedelim. On İki Levha Kanunları’nın derlenip yazılı hale getirilmesine kadar, hukuk din adamlarının ellerindeydi ve bu din adamları Roma’nın soylu kesimi olan ‘Patricii’ sınıfına aitti. Patricii sınıfına mensup kişiler, her türlü hakkı elinde bulunduran, oldukça yüksek servet sahibi olmalarıyla ülke yönetiminde güç sahibi olan ve bu haklarını oğullarına devredebilen ayrıcalıklı sınıftır. Bu durumdan muzdarip olanlar ise toplumun eğitimsiz ve alt kesimini oluşturan ama sayıca Patricii sınıfından oldukça kalabalık olan ‘Pleb’ sınıfıydı. Belli bir yerleşik düzenleri olmasına rağmen ellerinde çok az malı olan, küçük çapta ticaret ve tarımla uğraşan ancak siyasi hakları olmayan bir sınıftı bu. Nihayetinde M.Ö. 450’de Pleblerin baskısıyla bu örf ve adetler kanunlaştırılarak, Roma’nın ilk büyük kodifikasyonu (kelime anlamı kanunlaştırma demektir) gerçekleşmiştir.
On İki Levha Kanunları çoğunlukla aile yaşamına, belalı komşulara, özel mülke ve ölüme ağırlık vererek ailevi sorunları ele almaktadır. Ayrıca o dönem toplumda yaygın olarak başvurulan acımasız bir yöntem hakkında; sakat ya da hastalıklı bebeklerin terk edilmesi veya öldürülmesiyle ilgili kuralları da barındırmaktaydı. Miras ve cenaze uygulamalarıyla ilgili kaygılar yanında, kasıtlı ve kasıtsız mala zarar verme bir başka gözle görülür endişeydi.
Komşusunun kaçıp bir yerlere hasar verebilecek hayvanlarından, gece evlerini soyan hırsızlarından –ayrıca bu suçun cezası gündüz işlenmiş haline kıyasla daha ağırdır, tıpkı günümüzde olduğu gibi-, ekinlerine zarar verebilecek vandallardan ya da kaza sonucu ölebilecek masumlardan kaygılanıyorlardı. Dolayısıyla bu alanlarda da belli başlı düzenlemeleri getirmişti bu kanunlar. On İki Levha Kanunları’na dayanarak Roma hukukunun o dönem için anlaşmazlıkları mantıksal bir düzlem çerçevesinde ele almak, toplumsal ve ailevi ilişkileri düzenlemek ve diğer çeşitli insan etkinlikleriyle ilgili temel birtakım kurallar koyacak kadar geliştiği sonucuna varabiliriz. Ancak bundan fazlasına değil. Henüz tarım toplumunun gereklerini karşılamaya çalışan, ilkel bir hukuktan fazlası değildir bu hukuk kuralları.
Az önce yukarıda bahsetmiş olduğumuz Ius Civile kavramı, örf ve adetler ile birlikte On İki Levha Kanunları’nı karşılamaktadır. Bu hukuk, Roma toplumunun ilk zamanlardaki ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde oluşmuştur. Ancak Roma sınırlı bir coğrafyada kalmamıştır. Çeşitli coğrafyaların fethi ve buralardaki kavimlerle girişilen hukuki ve ticari faaliyetler, yeni bir hukuk gereksinimi yaratmıştır. Ius Civile bu gereksinimi karşılayamayacak kadar kapalı kalmıştır.
Roma, ilk büyük kodifikasyonundan yaklaşık olarak bin yıl sonra, son büyük kodifikasyonuna girişecekti. Bu, M.S. 6.yy’da Doğu Roma İmparatoru Justinianos hükümdarlığında zuhur edecektir. Justinianos’un bu çalışmasına geçmeden önce, bu iki zaman dilimi arasındaki Roma dünyasına kısaca bir göz atalım. Geçen bin yıllık süre içerisinde, Roma birçok siyasi değişim geçirmiş, en sonunda M.S. 395’de Kavimler Göçü’nün ve iç karışıklıkların etkisiyle Batı ve Doğu olmak üzere ikiye bölünmüştü. Doğu Roma İmparatorluğu 1453 yılına kadar varlığını devam ettirecek olsa da, İmparatorluğun Batı kısmı, M.S. 476’da son İmparatoru Romulus Augustus’un Ostrogot (Kavimler Göçü sonucu İtalya’yı işgal etmiş Got kavmi) Kralı Odoacer tarafından tahttan indirilmesiyle tarihe karışmıştı.
M.S. 527’de Justinianos Doğu Roma tahtına gelene kadar, İtalya’daki ezeli Roma hakimiyeti son bulmuştur. Justinianos birleşik Roma’yı yeniden kurma ülküsüyle birtakım askeri faaliyete girişti. Nitekim yayımladığı bir buyruğunda göreceğimiz üzere, İmparatorun zihninde ‘‘bir zamanlar sınırları iki okyanusa kadar uzanmış, fakat Romalıların ihmali neticesinde kaybedilmiş1’’ olan Roma İmparatorluğu’nu yeniden kurmak vardı. Askeri faaliyetleri sonucu Justinianos eski İmparatorluğun İtalya dahil çeşitli bölgelerini geri almış olsa da, bu hakimiyet kalıcı olmayacaktı.
Justinianos döneminde ulaşılan sınırlar
Bu genel bilgileri verdikten sonra, Justinianos’un hükümdarlığında gerçekleşmiş, Roma’nın son büyük kodifikasyonuna geçebiliriz.
Codex Justinianos/ Justinianos Kanunları (Corpus Iuris Civilis)
Roma’da, hâkimlerin karar verirken uyması gereken o kadar çok kural vardı ki, tüm literatürü gözden geçirip tamamıyla uygun bir karar vermeleri çoğu zaman imkansız olmuştur. Bu nedenle çeşitli önemli hukukçular, Roma’nın siyasi tarihi boyunca zaman zaman bu literatürü kendi yorumlarıyla derleyip toplayarak kitap haline getirmişlerdir. Fakat bu kitapların resmi bir yaptırımı bulunmamaktaydı. Bu işi resmiyete dökecek bir merkezi organ da mevcut değildi. Her yıl sayıca artan ve çeşitli arşivlerde muhafaza edilen bu yayınlar pratik manada yaygın kullanılmamaktaydı. Ayrıca yeni yayımlanan veyahut değişikliğe uğramış imparatorluk buyruklarını takip etmek de bir o kadar olanaksızdı.
Bütün bunlar, klasik hukukçuların eserlerinin ve mpiarator buyruklarının tek bir koleksiyonda toplanması ihtiyacını doğurmuştur. Bu ihtiyaç doğrultusunda M.S. 528 senesinin şubat ayında İmparator Justinianos, Tribonianus isimli bir hukukçunun başkanlığında 10 kişilik bir komisyon toplayarak sonradan Corpus Iuris Civilis olarak anılacak tek bir koleksiyon oluşturmalarını emretti.
Bu çalışma doğrultusunda komisyonun ilk işi, daha önce oluşturulmuş belli başlı kanunnameleri revize etmek ve bu kanunnamelerin içindeki hükmünü yitirmiş malzemeyi ayıklayıp İmparator Theodosios döneminde çıkarılmış Theodosios Kanunları’nın yayımlanışından sonra ortaya çıkan bütün imparator buyruklarını bir sistem dahilinde toplamak oldu. Ortaya çıkardıkları bu kanunnameye ‘Codex’ adını verdiler ve bu kanunname M.S. 529’da yayımlanmasıyla yasal anlamda İmparatorluk bünyesindeki tek otorite kabul edildi.
İmparator buyruklarının düzenlenmesinden sonra, sırada klasik dönem hukukçularının eserlerinin revize edilmesi vardı. Bunun için komisyon, üç milyonu aşkın satıra sahip iki bin civarındaki kitabı okuyup incelemeli ve bütün çelişkileri bertaraf edip hükmü kalmamış malzemeyi ayırmalıydı. Justinianos’un deyişiyle ‘‘onun emir vermesinden önce bir insanın yapabileceğinin asla umulmadığı2’’ bir işti bu çalışma. Ancak komisyonun azimli çalışması sonucu bu iş üç yıl içerisinde tamamlandı. Yeni kanunname M.S. 533 yılında yayımlandı ve bu kanunnameye ‘Digest’ adı verildi. Bu eser, aslında tam manasıyla bir kanunlar topluluğu değildir. Bahsettiğimiz üzere klasik dönem hukukçularının eserlerinin derlenip revize edilmiş halidir ancak İmparatorun iradesini yansıttığı için, kanunname gibi yürürlüğe koyulmuştur.
Bu iki kanunnameden sonra, Justinianos idealindeki koleksiyona ulaşabilmek için komisyona yeni bir emir vermiştir. İmparator komisyondan, bu iki kanunnameyi çalışarak yetişecek hukuk öğrencilerinin işlerini kolaylaştırmak için daha sade ve bu kanunnamelere giriş niteliğinde bir el kitabı çıkarmalarını istedi. Çünkü Justinianos’a göre herkes böylesine muazzam bir bilgi kütlesini, yani Codex’i ve (kanunname muamelesi gören) Digest’i kaldırabilecek kapasitede değildi. Kendi deyişiyle ‘‘hukukun giriş kapısı önünde dikilip onun sırlarına vâkıf olmak isteyen genç bir adam3’’ bu iki muazzam eserin içerisindeki bütün mevzularda ihtisas yapamazdı ve bu nedenle böyleleri için kullanışlı bir el kılavuzunun yapılması da elzemdi. Bu amaç doğrultusunda komisyon çalışmalarına başladı ve sonunda ‘Institutiones’ adlı kitabı oluşturdu. Institutiones’i onaylayan imparatorluk buyruğunda bu kanun elkitabı, ‘‘kanunları öğrenmeye istekli gençliğe4’’ ithaf edilip M.S. 533 yılında yayımlanmıştır.
Bu kodifikasyon işleminden sonra, yeni yayımlanacak imparator buyrukları ‘yeni kanunlar (novellae leges)’ olarak adlandırıldı. Ayrıca bir detay daha vardı ki, önceki üç eserden farklı olarak bu yeni buyruklar Latince değil, günlük hayatın gereklerine uygun olarak Yunanca yayımlanmıştı. Bu durum, Roma geleneğini takip eden İmparatorun verdiği bir tavizdir. Justinianos, bu buyruklarını da önceki üç eser gibi bir araya toplama niyetindeydi ancak bu konuda başarılı olamamıştır.
Bahsetmiş olduğumuz Codex, Digest, Institutiones ve Justinianos döneminde bir araya toplanma girişimi başarısız olmasına rağmen Novellae Leges, 13.yy’da Orta Çağda Roma hukuku konusunda çalışmaların başlamasıyla beraber ‘Corpus Iuris Civilis (Medeni Hukuk Külliyatı)’ adı altında tek kitap halinde toplandı. Günümüzde hala bu adıyla kullanılmaktadır ve bu eser, Roma hukukuna dair temel bilgi kaynağımızdır. Bu yüzden Justinianos ayrı öneme sahip bir İmparatordur ve yine bu yüzdendir ki, kendisi tarih kitaplarında ‘Büyük Justinianos’ olarak anılmaktadır.
Sonuç
Roma hukuku asırlar içinde zaman zaman gerileme yaşamış olsa da, keskin bir gelişim göstermiştir. Kuruluşunun daha ikinci asrında, On İki Levha Kanunları olarak bilinen ilk büyük kodifikasyonunu yürürlüğe koyan Roma, bundan yaklaşık bin yıl sonra tekrar ciddi bir kodifikasyon işine girişmiş ve dağınık halde bulunan hukukunu Justinianos önderliğinde belli bir nizam içinde ele almıştır. Bu olgular sonucunda şekillenmiş Roma hukukunun önemini anlamak için günümüz hukuk sistemlerine bakmamız yeterlidir. Bugün Kıta Avrupası’nın önemli bir kısmının yanında Türkiye, Doğu Avrupa Ülkeleri, Rusya, Japonya, Asya’daki ülkelerin bir kısmı, Kanada, ABD’de birkaç eyalet ve Latin Amerika ülkeleri ile Afrika ülkelerinin çoğunun hukuk sistemlerinin temelinde Roma hukuku yatmaktadır. Roma, siyasi varlığını asırlar önce yitirmiş olsa da, hukuksal anlamda tüm dünyada yaşamaktadır.
Kaynakça
1-VASILIEV, Alexander A., Bizans İmparatorluğu Tarihi, Çev.: Tevabil Alkaç, Alfa Yayınları, İstanbul 2016
2-BEARD, Mary, S.P.Q.R, Çev.: İrem Sağlamer, Pegasus Yayınları, İstanbul 2018
3-STEIN, Peter, ‘‘Roman Law in European History’’, Cambridge 1999, s.3
4-GÜNEŞ CEYLAN, Seldağ, ‘‘Roma Hukuku’nun Günümüz Hukukuna Etkisi’’, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, s. 3-4
5-SANDALCI, Sema, On İki Levha Yasaları, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 1993
6-EMİROĞLU, Haluk, ‘‘Roma Hukuku’nun Bilgi Kaynaklarından Corpus Iuris Civilis ve Türkiye’de Hukuk Resepsiyonu’‘, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C: 51 S: 03 (2002), s. 86-87
7-ÜNALDI, Mustafa Samed, ‘‘Roma Hukuku’nun Günümüze Taşınması ve Modern Hukuka Etkisi’’, https://www.tesadernegi.org/roma-hukukunun-gunumuze-tasinmasi-ve-modern-hukuka-etkisi.html (ET: 02.04.2021)
Kapak Görseli: Yale Law Library, CC BY 2.0 <https://creativecommons.org/licenses/by/2.0>, via Wikimedia Commons
Görsel 1: Tataryn, CC BY-SA 3.0 <https://creativecommons.org/licenses/by-sa/3.0>, via Wikimedia Commons
Dipnotlar
1-Justinian, Novellae Constitutiones, No. 30(44), II; ed. K. E. Zachariä von Lingenthal, I, 276.
2-Constitutio Tanta, önsöz; ed. P. Krüger, 13; terc. C. H. Monro, I, xxv.
3-Constitutio Tanta, ii; ed. Krüger, 18; terc. Monro xxx.
4-Institutiones, ed. Krüger, xix; terc. Abdy, xxi