Yaşama Hakkı Nereden İtibaren Başlar? Kürtaj Hakkı Ve Kürtajın Ahlakiliği Sorunu

/ / HUKUK

Fetüs bir birey midir? Kişilik hakları ne zaman başlar?

Kadının kendi bedeni üzerindeki hakları mı daha fazla önem taşır, bir fetüsün potansiyel taşıması mı? Hangi durumlarda kürtaj makul ve kabul edilebilirdir? Hangi durumlar nedir?

Yeni doğan bir bebeği öldürmenin suç olduğunu birçoğumuz doğrudan söyleyebiliyoruz. O halde bazı konularda ahlakilik ölçütünü belirleme hususunda hepimiz hemfikir olabiliyoruz. Konu kürtaja geldiğinde ise aynı uzlaşma oranı geçerli değil gibi. Amerika’da kürtajın ahlaki olduğunu savunan ve ahlak dışı olduğunu savunan kitle oranı birbirine eşit durumda. Bu çerçevede bir de Türkiye’nin durumunu incelemek isteyebiliriz.

Türk hukukunu ele aldığımızda kürtaj, rahim tahliyesi olarak terimsel karşılığını bulmaktadır. TMK m. 8/f.1 kapsamında her insanın hak ehliyeti vardır.  Madde 28/f.1 kapsamında da kişiliğin, çocuğun sağ ve tam olarak doğumuyla başladığı ifade edilir. Tam doğum ile kastedilen ceninin doğduğu bedenden tümüyle ayrılmasıdır[1] . Sağ doğum ile ise ceninin ölü doğmaması, doğduğu bedenden tümüyle ayrıldıktan sonra, bir anlığına olsa dahi, nefes alma, kalp atışı gibi bir yaşam belirtisi göstermesi kastedilir [2]. O halde bu iki koşul gerçekleşmedikçe Türk hukuku kapsamında, kişiliğin kazanılması söz konusu olmayacaktır.

Türk hukukunda kürtaj, başlıca iki düzenleme ile hukuki dayanağını bulur. İlki 2827 Sayılı Nüfus Planlaması Hakkında Kanun’dur. Ülkemizde 1965 yılına değin kürtaj tamamen yasaklıyken 557 Sayılı Nüfus Planlaması Hakkında Kanun m.3 ile gebeliğin kadının yaşamını tehlikeye sokması şartıyla sonlandırılmasına izin verilmiştir. 1983 yılında yürürlüğe giren ve halen yürürlükte olan 2827 Sayılı Nüfus Planlaması Hakkında Kanun kapsamında, kürtaj belirli sınırlamalara tabi tutularak serbest bırakılmıştır.  Başlıca ikinci düzenleme ise Rahim Tahliyesi ve Strelizasyon Hizmetlerinin Yürütülmesi ve Denetlenmesine İlişkin Tüzük’tür. Bu düzenleme de isim farklılığına karşın kürtaj işleminin bağlı olduğu koşullar bakımından benzer nitelikte sayılabilir. Global ölçekte kürtaj konusunda,  gerek Birleşmiş Milletler Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) gibi uluslararası sözleşmelerin yaklaşımı  gerekse AİHM’nin yaklaşımı dikkate alındığında  yine yeterli özenin gösterilmediğini, devletlere serbesti tanındığını görmekteyiz[3]. Ülke ve dünya tarihi sürecinde temel hak ve özgürlükler bakımından yaşanan gelişmeler çevresinde, bugün bulunduğumuz noktada nüfus planlamasıyla sınırlı kalmış mevzuattan ziyade hukuki ve bilimsel gelişmeler süzgecinde kürtaj kurumu merkezli düzenlemelerin daha fazla fayda sağlayacağı açıktır.

Kişi nedir ve ne zamandan itibaren kişilik haklarımızdan bahsederiz? 

Robert George ve Patrick Lee bu konu kapsamında fikirlerini şu şekilde ifade eder:

“İnsan embriyosu, zigot, döllenmiş yumurta evresinden itibaren başta genetik ve epigenetik oluşum dahil gereken bütün içsel bilgileri ve kendini insan organizmasının yetişkin evresine geliştirecek etkin yapıyı barındırır.”

Bu fikirler kapsamında akla ilk olarak insan embriyosunun, bir insan ile bütün biyolojik parçayı taşıyor olması kürtajın ahlaki bir durum olmadığını gösterebilir. Fakat kişinin ahlaki haklarının ne zaman oluştuğu veyahut bir kişiden söz edilebilmesi durumunun yalnızca biyolojik parça taşımasıyla nitelendirilemeyeceği barizdir. Nitekim biyolojik parça taşıyan organizma olmaklıktan çok biyolojik olarak belirlenemeyecek ölçüde ahlaki bir yaşantıya sahip olmaktan söz etmeliyiz.

İnsan denildiğinde kastedilen belirli bir toplumsallık ve ahlaki yapı içindeki yaşantısıdır. Bir fiili suç olarak tanımladığımızda onu her durumda kötü ve suç olarak nitelendirdiğimiz genel bir ilkeye varmış oluyoruz. Genel ve özel ilkeler kurumunu kürtaj bakımından ele aldığımızda, genel ilkeler kapsamında değerlendirmek yerine özel ilkeler kapsamında durum bazlı bir takdir hakkı tanımanın daha faydalı olacağı açıktır.

Kürtajın ahlakiliği tartışmalarına giriş yapmadan önce doğumdan önceki aşamalara bakmak gerekir. Jeff  Mcmahan bilinçlilik kapasitesini dahi desteklemeyecek yapıdaki bir fetüsün, ne kendi varlığının ne yaşantısının ne de bağlantısallığının farkında olmadığını ileri sürer.  Her ne kadar beyni geliştikten sonra somutlaşmış bir zihne sahip olsa bile zamanın farkındalığıyla  gelecek konusunda planlar yapabilen ve kendinin farkında olabilen bir canlı olmadığı için kürtajın ahlaki bir durum olduğunu savunur.  Bilinçliliğe sahip olmayan bir fetüs için ölmenin de bir kayıp olmayacağını düşünmektedir Jeff McMahan. Bu noktada farklı bir sorunla daha karşılaşırız. Bir canlıyı öldürmenin ahlaki olup olmadığı konusunu bilinçlilik ve bilinç seviyesi üzerinden kavrarsak yeni doğan bir bebek de bilinç seviyesi bakımından çok gelişkin olmayacaktır. Nasıl yeni doğan bir bebeği öldürmenin dehşet verici olabileceğini düşünüyorsak bilişsel yetenekler bu konuda iyi bir ölçüt sayılamaz gibi görünüyor.

Thompson ise kürtaj tartışmalarında, kadının kendi bedeni üzerindeki kontrol hakimiyetinin bir fetüsün yaşama hakkına kıyasla daha ağır bastığını ve ondan daha değerli olduğunu söyler.  Nitekim fetüs bir kişi olsa dahi kürtaj ahlaki olabilecektir. Doğum aşamalarına tekrar döndüğümüzde fetüs kadın bedenine bağlı bir canlı iken yeni doğan için bu söylenemez. Thompson için kadın kendi bedeni üzerindeki canlıların varlığı konusunda ahlaki kararlar alabileceği için kürtaj olma hakkını da kendisinde saklı tutabilecektir.

Thompson, Bir Kürtaj Savunusu ( A Defense of Abortion) adlı makalesinde bir paragrafa yer verir ki kürtajın ahlakiği ölçütü bakımından açıklayıcı bir kurgudur: Bir sabah kalkıyorsunuz ve kendinizi bilinçsiz bir kemancıyla sırt sırta buluyorsunuz. Ünlü ve bilinçsiz bir kemancıdan söz ediyoruz. Kemancının ölümcül bir böbrek hastalığı olduğu teşhis edilmiş. Müzikseverler topluluğu mevcut bütün tıbbi kayıtları gözden geçirerek yalnızca sizin kan grubunuzun ona yardımcı olabileceğini keşfetmiş. Bu nedenle sizi kaçırmışlar ve geçen gece kemancının dolaşım sistemi böbreklerinizin sizin kanınızın yanı sıra onun kanından zehirleri çekip çıkarabilecek şekilde sizinkine bağlanmış. Sonrasında ise hastanenin müdürü ise yanınıza geliyor,  size müzikseverler topluluğunun davranışlarından ötürü özrünü diliyor ve bilselerdi bu duruma asla izin vermeyeceklerini ekliyor. Gelgelelim günün sonunda kemancı size takılı. Onu ayırmak demek onu öldürmek demek. Ama dert etmeyin yalnızca dokuz aylık bir süreç. O zamana dek kemancı hastalığından kurtulacak ve sözde sizden güvenli bir şekilde ayrılabilecek. Bu düşünce deneyinde Thompson’un sorusu kemancıyı ayırmak ve onun ölümüne yol açmak ahlaki midir?

Thompson’un düşünce deneyinde de olduğu gibi tecavüz sonrası gebelik örneğinde de kürtaj meselesi bize yine ahlaki görünebiliyor. O halde tecavüz sonucu gebe kalınmadığı ve fetüsün anne bedenini tehlikeye sokmadığı varsayımlar için cevabımız ne olacak? Bu ve arttırılabilir birçok soru bizi yine aynı yere götürüyor. Genel ahlaki ilkeler sınırlaması yerine durum bazlı özel ilkelerin alternatif uygulamalarıyla kürtaj kurumu daha faydalı bir yöne evrilecektir.

Dipnotlar

[1] Ahmet M. Kılıçoğlu, Medeni Hukuk, Ankara, Turhan, Birinci Baskı, 2016, s. 202.

[2] Ibid.

[3] Hakan Hakeri, Tıp Hukuku, Ankara, Seçkin, Yirminci Baskı, 2020, s.719.

Kaynakça

1-Serozan Rona. Kişilik Hakkının Korunmasıyla İlgili Bazı Düşünceler, İstanbul Üniversitesi Mukayeseli Hukuk Araştırmaları Dergisi ( Cilt XI,Sayı 14), 1977

2-Jeff McMahan, “The Ethics of Killing: Problem at the Margins of Life”

3-Judith Jarvis Thompson, “ A Defense of Abortion”

4-https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-61314532

5-https://mcthukuk.com/2021/05/17/turk-hukukunda-kurtaj-ve-yasama-hakki/#

6-https://youtu.be/ef7fR3ypDgg

7-https://www.pbs.org/newshour/health/supreme-courts-move-on-abortion-pill-in-line-with-majority-of-americans

8-https://www.brookings.edu/articles/overturning-roe-highlights-need-for-family-planning-especially-in-trigger-ban-states/

Sena Nur Beğre

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir