Anayasa Mahkemesinin Kapatılması Tartışmaları Üzerine

/ / HUKUK

Son zamanlarda gündemi işgal eden yeni Anayasa yapımı tartışmalarının yanı sıra yakın zamanda gündemimize yeni bir konu daha eklendi: Anayasa Mahkemesi kapatılacak mı? Ülkemiz siyasetinde gündem çok çabuk değişebilmektedir. Bununla beraber yaklaşık birkaç senedir ara ara gündemimizi işgal eden en önemli meselelerden birisi, ülkemizde yeni bir Anayasa çalışmasının yapılması meselesidir. Hatta bu tartışmalar artık bir tartışma boyutunu aşmış; adeta bir Anayasa hazırlanması sürecine de girilmiştir. Hatta bir siyasi parti lideri bunu açık açık dillendirerek, 100 maddeden oluşan yeni bir Anayasa taslağının hazır olduğunu açıklamıştır. Tüm bunların yanı sıra yakın zamanlarda ülkemizde faaliyetini sürdüren bir siyasi partinin kapatılması için iddianame düzenlenmiş, konu AYM’ye (AYM= Anayasa Mahkemesi) taşınmış ve AYM’nin verdiği karar, oldukça tartışılmıştır. Bunun sonucunda az evvel bahsettiğimiz siyasetçi, AYM’nin kapatılması gerektiğini gündeme taşımıştır.

Buradan çıkan sonuca göre, ülkemizdeki var olan siyasi iklimi göz önünde tutarsak yeni Anayasa çalışmalarında aktif olarak yer alması beklenen mevcut siyasi parti liderinin AYM açıklamasını da dikkate alarak yeni Anayasa çalışmaları sırasında AYM’nin var olup olmayacağı hususu dikkat çekici olacak ve özellikle hukukçular arasında ciddi bir tartışma ortamını meydana getirecektir. Bu yüzden bu çalışmamda sizlere AYM’nin işlevlerini ve hukuk devleti açısından önemini anlatmaya çalışacağım. AYM iç yapısı ve işleyişi, daha çok teorik Anayasa hukukuna ilişkin olduğundan burada yalnızca Hukuk Devleti ile Anayasa Mahkemesi arasındaki ilişki ve AYM’nin işlevleri üzerinde durmayı uygun gördüm.

Anayasa Mahkemesinin İşlevleri

Anayasa Mahkemesinin görev ve yetkileri, Anayasamızın 148.maddesinde açıklığa kavuşturulmuştur. Anayasa m.148/1’e göre “Anayasa Mahkemesi, kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler ve bireysel başvuruları karara bağlar. Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler. Ancak, olağanüstü hallerde ve savaş hallerinde çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz”.

Bu fıkrada genel olarak AYM’nin hangi konularda görevli ve yetkili olduğu ifade edilmiştir. Fıkradan da anlaşılacağı üzere esasen AYM, oldukça önemli konularda karar alma yetkisine sahiptir. Kanun koyucu konumundaki TBMM’nin çıkardığı bir kanunun Anayasaya uygun olup olmadığı somut ve soyut norm denetimleri yoluyla AYM tarafından denetime tabi tutulur. Yine Cumhurbaşkanı’nın yeni hükûmet sistemi ile çıkarmaya yetkili olduğu ve son dönemlerde kullanımı artan Cumhurbaşkanı kararnamelerinin de Anayasaya uygun olup olmadığı AYM tarafından denetlenir. Aynı zamanda AYM, Anayasa değişikliklerinin de Anayasaya uygun olup olmadığını denetler. Bununla beraber AYM’nin görev ve yetkileri bunlarla sınırlı değildir.

Anayasa Mahkemesinin en geleneksel işlevlerinden olan ve hukuk sistemimizde 2012 yılından itibaren uygulanmaya başlanan bireysel başvuru yolu da AYM’nin en önemli işlevlerinden birisidir. AYM, bireylerin Anayasal hak ve özgürlüklerini siyasi iktidara karşı bireysel başvuru yoluyla korumaktadır. Anayasamızın 148. maddesinin 3. fıkrasına göre, “Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır”.

Bu düzenlemenin getirilmesindeki en önemli sebeplerden biri de şudur: Ülkemiz, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından, hak ihlali dolayısıyla en fazla tazminata mahkum edilen ülkelerin başında gelmekteydi ve bu da, hem uluslararası alanda ülkemizde olan hukuka karşı güveni azaltmakta hem de devlet maliyesine önemli bir yük getirmekteydi. Bunu düşünen kanun koyucu, Anayasa’ya bireysel başvuru imkanını da eklemiştir. Bundan böyle iç hukuk yollarını tüketen bir kimse, direkt olarak AİHM’e gitmiyor, son bir iç hukuk yolu olarak AYM’ye bireysel başvuru yapıyor.

AYM’nin bir diğer işlevi ise maddenin 6. fıkrasında yer almaktadır: “Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanını, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanını, Cumhurbaşkanı yardımcılarını, bakanları, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay Başkan ve üyelerini, Başsavcılarını, Cumhuriyet Başsavcıvekilini, Hakimler ve Savcılar Kurulu ve Sayıştay Başkan ve üyelerini görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılar”. Yani Cumhurbaşkanı ancak AYM tarafından yargılanabilir. AYM’nin Yüce Divan sıfatı olması da en önemli işlevlerden birisidir.

Genel olarak Anayasa Mahkemesinin işlevlerini bu şekilde sıralayabiliriz. Ancak son olarak yine en önemli işlevlerden birisinden daha bahsetmek gerekir: Anayasa Mahkemesi, siyasi partilerin kapatılmasına, devlet yardımından yoksun bırakılmasına ilişkin davaları da yürütür. Buna göre bir siyasi partinin kapatılabilmesi için AYM’nin üçte iki çoğunlukla karar alması gerekmektedir.

Görüldüğü üzere Anayasa Mahkemesinin işlevlerinin her biri birbirinden önemlidir. Burada bir eleştiri yapmak da gerekir. Açıklandığı üzere Cumhurbaşkanı’nı yargılamaya yetkili makam da AYM’dir. AYM, 15 üyeden oluşur ve bu 15 üyenin 12’si Cumhurbaşkanı tarafından seçilir. Diğer 3 üye ise TBMM tarafından seçilir. Cumhurbaşkanı’nın kendisini yargılamaya yetkili üyeleri seçmesinin doğru olmadığını düşünmekteyim. Hele ki üyelerin %80’inin Cumhurbaşkanı tarafından seçilmesi hiç adil değildir. Bir değişiklik ile bu durumun düzeltilmesi hukuka güvenin sağlanması adına daha yerinde olacaktır. Çünkü AYM, en yüksek yargı mercii olarak tüm kesimlerin kesin güvenini sağlamalı ve aldığı kararlar hukuki açıdan tüm kesimleri tatmin etmelidir. Bu da ancak tam bağımsız ve tarafsız bir Anayasa Mahkemesi ile mümkün olacaktır.

Anayasa Mahkemesi ile Hukuk Devleti İlişkisi

Hukuk devletine giden yol hiç de kolay olmamıştır. Öteden beri devletin hukuka ve adalete bağlı olması gerektiği düşüncesinin var olduğunu bilsek de hukuk devletinin mazisi çok da eskilere dayanmaz. Platon, devletin hukuka bağlı olması gerektiğini savunmuştur fakat yaşadığı dönem şartları itibariyle bu düşüncenin o dönemde gerçekleştiği söylenemez. Günümüz hukuk devleti anlayışının temelini Antik Yunan’da görmekteyiz ancak tam olarak hukuk devletinin orada gerçekleştiğini söyleyemeyiz. Kant da hukuk devletini, polis devletinin tersi olarak tanımlar. Polis devleti, özellikle 17 ve 18. yüzyıllarda bireyin her türlü özgürlük alanına müdahale eden hükümdarlık anlayışını anlatmaktadır.

Hukuk devleti dendiği zaman akla gelen ilk tanım, “faaliyetlerinde hukuk kurallarına uyan devlet” olmaktadır. Fakat hukuk doktrinine baktığımızda iki kelimelik bu kavramı yüzlerce sayfada açıklayan yazarlar olduğunu görmekteyiz. Gerçekten de hukuk devletinin varlığından bahsedebilmek için birtakım şartların yerine getirilmesi gerekir. Modernleşen dünyada bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin daha belirginleşmesi de yeni şartları beraberinde getirmiştir. Bu başlık altında genel anlamda hukuk devletinin şartları sıralanacak ve bu şartlardan konumuzu ilgilendiren başlıklar üzerinde açıklama yapılacaktır. Bir devletin hukuk devleti olabilmesi için asgari şartlar şunlardır:

  • Bireyin temel hak ve özgürlükleri Anayasada güvence altına alınmalıdır.
  • Devlet, faaliyetlerinde belirlilik ilkesine uygun hareket etmelidir.
  • Kuvvetler ayrılığı gerçekleşmelidir.
  • İdarenin (Devletin) faaliyetlerinden doğan zararlardan dolayı mali sorumluluğu olmalıdır. Daha geniş ifade edersek, idarenin her türlü işlemine karşı yargı yolu açık olmalıdır.
  • Mahkemeler tam bağımsız ve hakimler tarafsız olmalıdır.
  • Kanunların Anayasaya uygun olduğunu denetleyen bir yüksek mahkemenin var olması gerekir.
  • İdare faaliyetlerinde hukuk kurallarına uygun hareket etmelidir.
  • Kanunların Anayasaya uygun olduğunu denetleyen bir yüksek mahkemenin var olması gerekir.

Görüldüğü üzere AYM’nin işlevlerinin bir kısmı hukuk devleti olmanın şartları arasında yer almaktadır. Bu şartlardan, kanunların Anayasaya uygun olduğunu denetleyen bir yüksek mahkemenin var olması gerektiği ve Kanunların Anayasaya uygun olduğunu denetleyen bir yüksek mahkemenin var olması gerektiği tam olarak Anayasa Mahkemesi ile sağlanmaktadır. Yukarıda da açıklandığı üzere, AYM kanunların Anayasaya uygun olup olmadığını denetler. AYM bu denetimi somut ve soyut norm denetimi yolu ile sağlar. Yine bireysel başvuru da gelişen ve değişen hukuk devleti anlayışında önemli bir yere sahiptir. Bu da AYM’nin görev alanına girmektedir.

Sonuç olarak diyebiliriz ki, ülkemizde hukuk devleti anlayışının devam etmesi ve daha da gelişmesi için bir Anayasa Mahkemesinin varlığı gerekmektedir fakat yeterli değildir. Diğer şartların da yerine getirilmesi gerekir. Ancak Anayasa Mahkemesinin kapatılması tartışmasının yapılması dahi endişe vericidir. 1961 Anayasası ile kurulan Anayasa Mahkemesinin varlığını devam ettirmesi önem arz etmektedir. Anayasa Mahkemesi kapatılırsa, zaten fazla olan ülkemiz aleyhine verilen hak ihlali kararları artacak, ülkemiz hukukuna güven daha da sarsılacak ve hukuk devleti kavramı sadece Anayasada yer alan içi boşaltılmış bir kavram olarak varlığını sürdürecektir.

Tüm açıklamalara paralel olarak, söz konusu AYM tartışmalarını doğru bulmuyorum. Daha önceki yazılarımda da belirttiğim fikrimi tekrar etmek istiyorum: Türkiye’nin bir Anayasa değişikliğine ihtiyacı vardır fakat bu değişiklik, tüm kesimlerin kabul edeceği, hukuk devleti anlayışında geriye değil ileriye giden bir değişiklik olmalıdır. Yapılması gereken Anayasa Mahkemesinin kapatılması değil, üye seçimi sürecinin değiştirilmesi, tarafsız ve bağımsızlığın daha net bir şekilde sağlanması ve hakimlik teminatının daha da açık şekilde uygulanmasıdır.

Kaynakça

1-http://acikerisim.dicle.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/11468/2480/Hukuk%20devleti%20ile%20anayasa%20yarg%C4%B1s%C4%B1%20ili%C5%9Fkisi.pdf?sequence=1&isAllowed=y

2-https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.2709.pdf

 -Yiğitcan YİĞİT

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir