Bugün psikoloji biliminin geldiği noktada biliyoruz ki anne karnında var olmaya başladığımız andan itibaren gelişimimizi etkileyen çok sayıda değişken var. Aslına bakarsak; fiziksel, duygusal, bilişsel, sosyal ve diğer gelişim süreçlerimizin bütün halinde bir sonucu olarak bugün kendimiz olduk. Her bir süreç başlı başına önemli ancak bireyin diğer insanlara ve bulunduğu sosyal çevreye karşı tutumlarını etkileyen temel gelişim süreçlerinden bir tanesinin psikososyal gelişim süreci olduğunu söylemek mümkün. Psikososyal gelişimde ise en önemli değişkenlerden bir tanesi ebeveynlerin pratikleri. Buradan hareketle bu yazıda bebeklik dönemine odaklanacağız ve bireyin kişilik gelişiminde çok önemli bir rol oynayan “bağlanma” kavramını ve bu kavrama dair sunulmuş birkaç kuramı inceleyeceğiz.
Temel olarak bağlanma kavramı iki kişi arasında kurulan duygusal bağ olarak tanımlanır. Gelişim psikolojisinde bağlanma denildiğinde ise genellikle bebek ve ona bakım veren kişi arasında kurulan bağ anlatılır.
Psikolojide kuram denilince Freud’a değinmeden olmaz. Freud’un psikoseksüel kuramına göre bebeklikte bağlanma oral yolla gerçekleşir. Oral bağlanmada bebek açlık duygusunu yatıştıran ve doyuma ulaşmasını sağlayan kişi veya objeye bağlılık duyar. Genellikle bu kişi anne olduğundan bu kurama göre bağlanma nesnesinin çoğu zaman anne olduğunu ve annenin çok önemli bir rol oynadığını söyleyebiliriz. Ancak Freud’un bu kuramı Amerikalı psikolog Harry Harlow’u tatmin etmemiş olsa gerek, kendisi uzunca yıllar pek çok açıdan konuşulacak bir deneye imza atmış.
Bebek maymunlarla yapılan bu çalışmada oral doyumun (açlık ve susuzluğun giderilmesi) güvenli bağlanmayı sağlayıp sağlamadığını görmek isteyen Harlow, yavruları doğumlarından hemen sonra annelerinden ayırmış ve aşağıdaki fotoğraflarda da görebileceğiniz yeni annelerinin yanına yerleştirmiş. Annelerden bir tanesi (görsel 1) kumaştan, daha yumuşak, oyuncağa benzetebileceğimiz bir yapıya sahipken diğeri (görsel 2) telden yapılmış. Deneyin bilinen adlarından bir tanesi de buradan geliyor “Harlow’un Tel Anne Deneyi.” Bebek maymunlar iki gruba ayrılmış. İlk gruptaki bebeklerin beslenme ihtiyacı tel anne tarafından karşılanırken kumaş anneden hiçbir besin almamışlar. İkinci grupta ise kumaş anne bebekleri beslerken tel annede hiçbir besin yokmuş.
Görsel 1
Bebeklerin hangi anneyle ne kadar zaman geçirdiğini kaydeden Harlow, her iki koşulda da bebeklerin kumaş anneyle daha fazla vakit geçirdiğini görmüş. Tel annenin besin sağladığı durumda bebekler yalnızca karınları doyurmak ve susuzluklarını gidermek için tel anneyle vakit geçirmişler. Deney yalnızca bununla sınırlı değil. Bir başka koşulda ise Harlow bebeklerin korku anında güvenli liman olarak hangi anneye sığınacaklarını da test etmek istemiş. Görsel 3’te görebileceğiniz üzere tel anne ve kumaş anne yan yana konumlandırılmış. Harlow, kafesin içerisinde bulunan bebeğe aniden bir korku uyaranı sunuyor ve bebeğin hangi anneye sığınacağını gözlemliyor. Sonuç oldukça öngörülebilir. Bebek tüm hızıyla kumaş annesine koşuyor ve var gücüyle sarılıyor.
Deneyin etik değerlendirmesine hiç girmiyorum çünkü tek başına ayrı bir yazıya konu olabilecek nitelikte. Deneyin videolar internette mevcut, izlemek isteyenler için yazının sonundaki ekler kısmına bağlantısını ekledim.
Yeni doğmuş bir bebeği düşünelim. Dünyaya gelir gelmez ağlamaya başlar. Ta ki annesi onunla ilgilenene ve varlığını ona hissettirip güven verene kadar. Ardından sakinleşir. Biraz daha büyüdüğünde ise gülüşmeler, öpücükler, minik adımlar gibi çeşitli şekillerde bakım verenin ilgisini sürekli üzerinde tutmaya çalışır. Bu davranışların temelinde ise hayatta kalma amacı yatmaktadır. Bebek, bakım verene yakın olmak ister ki hayatta kalma ihtimali artsın. Bu süreç boyunca bebekler önce insan figürlerine bağlanırlar (genellikle anne baba) ve bu kişilerle daha çok etkileşim kurarlar. Bu etkileşimde bakım verenin tutumu çok etkilidir. Bebeğin bakım vereni ile kurduğu ilişki deneyimi gelecekte kişinin başkalarına karşı tutumlarını etkiler. Tüm bu iddialar İngiliz psikiyatrist John Bowlby tarafından ortaya atılmış.
Görsel 2
Peki, bağlanmanın türleri var mıdır? Bir çocuğun bağlanma kalitesini ya da türünü diğerinden nasıl ayırt ederiz? Bu sorulara cevap arayan Mary Ainsworth “Yabancı Ortam” deneyini, daha doğru bir ifadeyle gözlem çalışmasını, icra etmiş. Deneyde annesiyle birlikte yabancı bir ortama giren çocuk önce odada annesiyle yalnız. Bir süre sonra kapı açılıyor ve içeriye yabancı bir yetişkin giriyor. Ardından annenin, başka bir değişle güvenli limanın, ortamdan ayrılması ile deney devam ediyor. Bir süre yabancı ile baş başa kalan bebeğin daha sonra annesinin yeniden ortama girmesiyle beraber nasıl bir tepki verdiği gözlemleniyor. Çalışma sonunda bebekler 3 farklı bağlanma stiline ayrılıyor.
-Güvenli Bağlanmış Bebekler: Yabancı ortama giriş yaptıkları andan itibaren çevreye karşı meraklı bir tutum sergileyen bu bebekler annelerini bir güvenli liman olarak görürler ve onlardan güven alırlar. Odayı inceler, oyuncaklarla oynar ve memnun bir tavır sergilerler. Anneleri odadan ayrıldığında gözle görülür ancak kalıcı olmayan bir endişe ve üzüntü sergilerler ancak anne odaya geri döndüğünde bu sıkıntıları son bulur, anneyle mutlu bir şekilde iletişime geçerler.
Görsel 3
-Güvensiz Kaçınan Bebekler (Kaçınmacı): Adından da anlaşılacağı üzere bu gruptaki bebekler bakım verenlerinden uzak kalmayı tercih ederler. Anne odadan ayrıldığında herhangi bir tepki vermezler hatta yadırgamazlar bile. Anne geri döndüğünde ise kayda değer bir tepki vermezler. Dahası annesiyle iletişim kurmayı reddeder ve odaklarını başka yönde tutarlar.
-Kaygılı-Kararsız Bebekler (Güvensiz Dirençli): Bu gruptaki bebekler annelerine fazlasıyla düşkündürler ve sürekli temas içerisinde olmak isterler. Dolayısıyla etrafı keşfetmeye pek yanaşmazlar. Anneleri odadan ayrıldığında ise çok şiddetli bir protesto gösterirler, ağlarlar ve endişe duyarlar. Anneleri geri döndüğünde ise hem annelerine yapışırlar hem de onları iter ve hatta vururlar. Bu sahneyi birçoğumuz gözünün önüne getirebilir. Çocuğu sakinleştirmeye çalışan bakım verene karşı saldırgan tavır takınan, bakım veren uzaklaştığında ise tekrar ona yapışan bir örnek görmüşüzdür. Bu bebekler ”Kaygılı-Kararsız” olarak nitelendirilir.
Bebeklerin bağlanma stillerini etkileyen birçok değişken var. Ebeveynlerin tutumları bunlardan en önemlilerinden bir tanesi. Bakıcının çocuğa karşı tutumları çocuğun bağlanma stilini etkiliyor. Çocuğun gördüğü ilgi ve ihtiyaçlarına karşı duyarlı olunması güvenli bağlanma geliştirmesi için oldukça mühim. Bunun sağlanması için de çocuk-ebeveyn arasındaki iletişimin sağlıklı olması gerekiyor.
Kaçınan bebeklere baktığımızda bakım verenleri ile ilişkilerinin güvenli bağlanan bebeklerden oldukça farklı olduğunu görebiliyoruz. Bu bebeklerin ebeveynleri, bebeklerinin tepkilerine ve ihtiyaçlarına çok daha az duyarlıdırlar. Çocuklarıyla olan iletişimlerinde öfkeli tutum takındıklarını söylemek mümkündür. Kaygılı-kararsız bebeklerin ebeveynlerine baktığımızda ise oldukça tutarsız bir tutum takındıklarını görebiliriz. Tüm bunlara ek olarak bebeğin içinde bulunduğu kültürün de bağlanma süreçlerinde etkili olduğunu biliyoruz. Doğu ve Batı kültürlerinin ebeveynlik pratikleri oldukça farklı ve bu da belirttiğimiz süreçlere doğrudan yansıyor.
Bu yazıda psikososyal gelişimin önemli bir parçası olan bağlanma kavramını incelemeye çalıştık. Birkaç kuram ve birkaç deneyle bu sürecin nasıl işlediğini anlatmaya gayret ettim. Elbette ki oldukça yüzeysel bir yazı oldu. Derin okuma yapmak isteyenler için kaynaklarımı ekliyorum. Sevgi ve sağlıkla kalın.
Kaynakça
1-John Santrock, Yaşam Boyu Gelişim 13. Basım 2020
2-https://www.dbe.com.tr/tr/cocuk-ve-genc/11/baglanma-teorisi/
3-Bessel Van Der Kolk, Beden Kayıt Tutar 12. Basım 2020
Görsel 1 –https://www.verywellmind.com/harry-harlow-and-the-nature-of-love-2795255
Görsel 2- https://evrimagaci.org/harlowun-maymun-deneyleri-annelerimize-neden-bu-kadar-bagliyiz-8568
Görsel 3- https://allthatsinteresting.com/terrifying-science-experiments/2
Kapak Görseli- https://www.bebek.com/21-ocak-dunya-sarilma-gunu-ve-ten-tene-temas/
Ek
1-Harlow Tel Anne Deneyi: https://www.youtube.com/watch?v=OrNBEhzjg8I&ab_channel=MichaelBaker