1.
Siyaha en yakın eskice.
Tozlanmış parkeler arasında
Adımlarımın bu boşluk haline
Düşme hevesi.
Ya da kefen beyazı mermerlerde
Henüz ezilmemiş tren raylarına
Benzettiğim tarifsiz serinlik.
Biliyorum bu caddelerde
Şu çıkmaya korktuğum
Yalnız yolculuklarımda
Saklı köhne nefesim.
Bir kış günü meçhul gecede
Asfalt kenarlarında tutan buz,
Yeşil denizde çözülmüş tuz gibi
Yarına sarkarken sırlarım….
Beni ansızın anımsarsın.
Duyarsın ki kimsesizim.
2.
Maviye maviden yakın
Olmak mı dersin buna,
Yoksa sade karanlık mı?
Bir ikindi vakti
Güneşe ilişmeden gözlerin,
Ne anlarsın hiçliğin soğuğunu,
Ne yakar içini İstanbul’da
Yalnızlık çölünün ateşi.
Yangınlardan çıkıp sende dondurdum
Ben ki acemice her anımı; bekledim.
İskemlesine kurulmuş ihtiyar ruhumun
En yakın dostu oldu günlerim.
Yapıştı kaldı bir yanıma kondurdukların
Kazıdım geçmedi hiçbiri.
İlişti bedenime mavi yosunlar misali.
Şimdiyse kıpırdamadan bekliyorum.
….
Alnımda kara yazım,
Bakışlarında ötekiyim.