Karl Marx Yaşasaydı Bitcoin’i Destekler Miydi?

/ / ÇEVİRİ

Son zamanlarda kırdığı yeni rekorlarla dünya gündeminden düşmeyen dijital para birimi Bitcoin, insanların ticaret ve endüstri algısında devrim yaratmaya devam ediyor. 2009’dan beri var olan ve piyasalarda $60,000 üzerinde işlem gören Bitcoin’i bu kadar popüler kılan nedir? Ulusal sınırları kaldıran ve dünyanın her yerinde harcanabilecek olan Bitcoin’in, aslında mevcut kağıt formdaki paraları zayıflatmak için yaratıldığını görüyoruz. Satoshi Nakamoto, Bitcoin fikrini ilk kez bir forumda tanıtırken, finansal işlemlerde güven gerekliliğini ortadan kaldıran bu yeni para birimini “merkeziyetsiz” olarak nitelendirdi. Alım-satım işlemlerini düzenlemek için merkezi kurumlara ihtiyaç duyan kağıt paraların aksine, Bitcoin’de alım satım işlemleri direkt olarak eşler arası olarak gerçekleştirilmektedir. Merkezi bir otoriteye ihtiyaç duymayan bu ağ blockchain ağı olarak bilinir. Daha detaylı anlatmak gerekirse, Bitcoin komünitesinin bir parçası olan her bilgisayar bütün alım satım işlemlerini takip edip kayıt altına alır ve bu da sorunsuz, şeffaf bir takasa olanak sağlar. İnsanların işlemlerini gözden geçiren merkezi bir kuruluşa veya bankaya güvenmeye ihtiyaç duyulmadığı için, Bitcoin “güvensiz” bir para birimidir. Henüz yeni olsa da Bitcoin, sosyalizm gibi tarihsel, siyasal ve ekonomik bağlamda yankıları olan bir kavramla beraber incelendiğinde şaşırtıcı bir ilişki açığa çıkıyor: Sosyalizmin yaratıcısı Karl Marx yaşasaydı, adil ve merkezi olmayan doğasından dolayı Bitcoin’i desteklerdi.

Marx ve Bitcoin arasındaki ilişkiyi anlamak için, Marx’ın 19. yüzyıl argümanlarının özünü anlamak önemlidir. Komünist Manifesto’da, kapitalizmin her ne kadar yenilik ve icatlara öncülük etse de sisteminin özünün işçi sınıfının dip tabakada kalmasına dayanan bir büyümeye programlandığını söyler. Proletarya olarak anılan işçi sınıfı, Marx’a göre sosyalizm için hedef kitledir ve argümanlarını bu kitlenin savunucusu olarak sunar. Zengin sınıf olan burjuvazi kendi servetini katlayıp sefa sürerken, proleterler sömürülmeye devam eder. Marx, sorunun sürekli genişleyen piyasa ve beraberinde getirdiği “burjuvazinin bitmek bilmeyen pazar arayışı”ndan kaynaklandığını düşünüyordu. Böyle bir ekonomik düzenin kaçınılmaz sonunun merkezileştirme olacağını tahmin ediyordu. Özel mülkiyet ve güç burjuvazinin ellerinde toplanmışken, hükûmet sistemleri de bir ulus altında toplanmış, ortak yasaları kabul etmişti. Bir başka deyişle, kültürler ve topluluklar farklı olsa da hepsinin ortak bir amacı vardı: Kâr. Bu söylem, Marx’ın sosyalizm için ana argümanını oluşturuyordu. Proletaryanın yapacağı devrimle beraber sosyal hiyerarşinin bütün formlarının yıkılacağını, kurulacak yeni işçi devletinin ise üretim araçlarını kontrol edeceğini belirtiyordu. Kapitalist bir toplum ile sosyalist bir toplum arasındaki fark ise, üretimin kâr istemiyle değil, işçi sınıfının ihtiyaçları ve kolektif istekleri doğrultusuyla yapılmasını içeriyordu.

Marx’ın Bitcoin’i -eğer yaşasaydı- destekleyecek olmasının ana sebebi, sosyalizmin adem-i merkeziyetçi yapısının blockchainin doğası ile çok benzemesidir. Daha önce de belirtildiği gibi Bitcoin, eşler arası kurulan alışveriş ağından dolayı herhangi bir merkezi otoriteye ihtiyaç duymaksızın işleyecek şekilde üretildi. Blockchain ağındaki herhangi bir bilgisayar yeni bir bilgi paylaşır da diğer bilgisayarlar bu bilgiyi takip veya kayıt etmez ise, bu bilgi yok sayılır. Digital Gold: Bitcoin and the İnside Story kitabının yazarı Nathaniel Popper’a göre, Bitcoin ağına katılan insanlar aynı anda alıcı ve satıcı olabildikleri için kelimenin tam anlamıyla hem bankanın hem de darphanenin sahipleri sayılıyordu. Bu noktada Marx’ın işçilerin devlete sahip olması düşüncesi, Satoshi’nin alıcıların bankaya sahip olması düşüncesiyle benzeşmekte. Kısaca, aracı ortadan kaldırıldığında, merkezi bir sisteme duyulan güvene de artık ihtiyaç kalmamakta.

İlginçtir ki Bitcoin ve sosyalizmdeki adem-i merkezileştirme kavramlarının sebepleri birbirine çok benziyor. Hem Marx hem de Satoshi, banka gibi tek bir düzenleyici kuruma veya kişiye güvenmenin zor olduğunu belirtmişlerdir. Her ne kadar özellikle belirtmese de Marx, kapitalizmin çok fazla merkezileşmesinin aşırı üretime; aşırı üretimin de sonunda kaosa sebep olacağını düşünüyordu. 2008 Finansal Krizi özelinde konuştuğumuzda, insanların kâr etmek için ipoteğe dayalı menkul kıymetlere fazla odaklanması, Marx’ın aşırı üretimin sonucu olarak değerlendirebileceği bir olay idi. Konut piyasasının çökmesi sonucunda oluşan kaos anı, Marx’ın tarif ettiği kaos durumunun bir örneği olarak nitelendirildi. Bu noktada, sosyal statülerine bakılmaksızın birçok insanın bu çöküşten etkilenmiş olması, Komünist Manifesto’da geçen kaos tarifine benzerliği pekiştiriyor. 2008 Büyük Resesyonu, Marx’ın ve Satoshi’nin merkezileştirilmiş yapıları neden eleştirdiklerini açıklar nitelikte bir olaydır. Kapitalizmin çöküşünü kaleme alırken, burjuvazinin nasıl kendi kendini sabote ettiğini ve dolaylı olarak proletaryanın oluşmasına sebep olduğunu da belirtti. Diğer bir deyimle Marx, proletaryanın sosyalizmi inşaa etmesinde burjuvazinin dağılmasının büyük rol oynayacağını savunmuştu. Bitcoin için, güvene ihtiyaç duyulmayan yapıların oluşması kriptoparaların ilk dönemlerine dayanıyor. Siber zorba diye tabir edilen “hacker”lar, kripto paraların yaratıcıları ve kriptopara araştırmacıları mevcut finansal sistemin kusurlu olduğunu, amaçlarının modern finansal işlemlerin yaygın sorunlarına yönelik alternatif üretmek olduğunu belirttiler. Kripto para destekçileri “devletin parayı hiçbir zaman erdemli yollarla kontrol edemeyeceğini, paranın ‘piyasanın doğal kuralları’ tarafından kontrol edilmesi gerektiğini” savundular (Bu “piyasanın doğal kuralları” yazar tarafından “merkezi bir sisteme ihtiyaç duymadan fonksiyonel bir biçimde çalışabilme imkânı” olarak tanımlanıyor). Blockchain Beyond Bitcoin kitabının yazarı Sarah Underwood ise Bitcoin’in doğasından dolayı fonksiyonel olduğu fikrine katıldığını belirtmekte. Bilhassa, Bitcoin’in şeffaf ve güvenilir niteliklerinin birçok olumlu finansal sonuçlara yol açabileceğini gösterdiğini savunuyor.

Bitcoin ve sosyalizm arasındaki benzerlikler güvene ihtiyaç duyulmayan merkezi kurumların yanı sıra adil temel değerlere de dayanmaktadır. Bu sebeplerden dolayı Marx Bitcoin’in varlığını kesinlikle desteklerdi. Hatta, ikisi arasındaki güçlü ilişki Bitcoin’in sosyalizme uzanan bir basamak olup olmadığı sorusunu akıllara getirmeye devam ediyor: Acaba Bitcoin kapitalizm ve sosyalizm arasındaki geçiş süreci için gerekli bir para birimi midir? Her ne kadar Marx 1 asırdan önce vefat etmiş olsa da fikirleri hâlâ yaşıyor. Marx’ın temel argümanlarından birisi de sosyalizmin milliyetçiliği ve seçkin ülkeleri yok edeceği idi. Aşırı sosyalizm diye nitelendirilen komünizme geçiş sürecinin ulusal sınırların yıkılmasını da içerdiğini belirtmişti. “İşçilerin vatanı yoktur.” diyen Marx, bu ulusal sınırların artık geçerliliğini yitirdiğini belirtmişti. Mevcut ulusları ve sınırları ortadan kaldırmak için, insanların sınırlar arası takas yapmalarını sağlayan bir ekonomik araç ya da para birimi gerekir. Dünyanın herhangi bir yerinde online bir şekilde alım satım yapılabildiği için Bitcoin bu tanıma mükemmel bir şekilde uyuyor. Herhangi bir merkezi kurum gerektirmeden evrensel bir şekilde kullanılabilmesi, bu kripto paranın sosyalist hareket için harika bir araç olduğunu gösteriyor. Bu sebeplerden dolayı Marx Bitcoin’i desteklemekle kalmaz, sosyalizm için birincil para sistemi olarak kullanırdı.

Sosyalizm ve Bitcoin, tarihsel anlamda birbirleriyle denk düşmese de ideoloji bakımından birçok noktada kesişmekte. Aradaki bu ilişkiden doğan “Bitcoin geleceğin kapitalist sistemi için ne anlam ifade etmektedir?” sorusu ise zihinleri kurcalamakta. Bitcoin’in ulusal sınırları aşması bir yandan kapitalist toplumu tehdit ederken, diğer yandan güçlü bir sosyalist harekete ilham kaynağı olabilir. Bununla beraber, kapitalizmin sonunu görmeden çok önce fena olmayan sonuçlar elde edebiliriz. Bitcoin’in tanıtılması ve küresel olarak benimsenmesiyle beraber geleceğin ekonomistleri Marx’ı ve onun görüşlerini yeniden tanımlayabilir. Amerika’da ona karşı yöneltilen negatif tutum ve eleştiriler ileride ona karşı duyulan bir merak duygusuna dönüşebilir. Bitcoin’in demokrasi ile ilişkisi, günümüz dünyasında uç derecelerde olan sınıf eşitsizliği gibi konularda önemli tartışmaların fitilini ateşleyebilir. Bitcoin ve Marx arasındaki ilişki sosyal ve siyasi sonuçlar doğurabileceği gibi, ileride gelişecek farklı kripto paralar ekonomik sonuçlardan daha fazlasını ortaya koyabilir.

Görsel: https://hackernoon.com/did-karl-marx-conjecture-blockchain-revolution-about-100-years-ago-5ecbeea1375d

9 Aralık 2019 tarihinde Henry Corderman tarafından yazılan ”Would Karl Marx Support the Existence of Bitcoin” adlı makalenin mümkün olduğunca ana metne sadık kalınarak yapılmış çevirisidir. Makalenin orijinal hâline buradan ulaşabilirsiniz.

Fatih ATAY

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir