Gözlerim gözlerine değip geçmişti bir sonbahar akşamı hatırlarsın
Benim gözlerim en büyük anlatıcısıydı yine
hüzünlü anların
Sen yine gülüyordun gözlerinle beraber
İkimizde küçük kağıt kesiklerini taşıyorduk yaşıyorduk içimizde
Sen yaralarından ağaç yapmayı öğrenmiştin
Büyütmüştün onları
Koskoca bi ormanı taşıyordun içinde
Ben senin gibi değildim
Neşeli bir enkaz vardı ruhumun derinlerinde
Ağaç büyütmemiştim ben hiç
Gittim pembe gökdelenler diktim ruhumun en gölge yerlerine
Bir şimşek çaktı önce sonra büyük bir fırtına koptu
Ben sana yağmur yağarken aşık oldum oysa
Sonbaharın bütün gürültüsünde
Ve sonbaharın uğuldayan sessizliğinde
Daha önce hiç çiçek saklamadım kalbimde
Sonbahar yapraklarını kuruttum hep
Sonra baktın gözlerime gökdelenimin içinde bir ağaç büyüdü önce
Sonra bulutlu yapraklarımdan güneşli çiçekler çıktı
Sen her şeyden habersiz devam ediyordun yaşamaya
Bense ruhlarımızı birleştirmeye çalışıyordum
Senden izinsiz
Sonra başka bir akşam geldi yine
Hatırlarsın o günü de
Haziranın en güneşlisinde
Susuzdum kapına geldiğimde
Yorgundum belki biraz
Gökdelenlerim kadar ümitsiz
İçinde büyüyen orman kadar ümitliydim
Sonra sen geldin
Yine geldin
Hiç durmadan geldin
Anlattım sana gökdelenimden bahsettim önce
Ruhumun en dibinde ve en yüzeyinde olduğunu söyledim sana
İçimi ormanlarla doldurduğunu
Yaşamayı öğrettiğini anlattım teker teker
Gözlerine bakamadan
Ama gözlerin yine gülüyor gülüyordu
Samimi bir kibarlıkla elveda dedin önce
Birer birer kapılarını kapattın sonra
Sevmemiştin sevmiyordun sevmeyecektin
Sonra sen gittin
Bir daha gittin
Hiç durmadan gittin
Şimdi beni soracak olursan -sormazsın ama-
Yarattığın ormanlar yok oldu sessizce
Hata bendeydi oysa
Gökdelenlerin içinde ağaç büyümezdi ki
Çiçeklerim soldu birer birer
Unutmuştum karanlık yerlerde çiçek yetişmediğini
Sonbahar yapraklarımla
pembe gökdelenimle
Uçsuz bucaksız ‘duygusallığımla’
Canlı mutlu bir enkazım şimdilerde
-Sena BOSTAN