İnsanlığa Güncelleme: Transhümanizm

/ / TEKNOLOJİ

Teknolojinin üstün artış hızının bir sonucu olarak her yıl hatta her gün insan hayatı bazen tahmin edilebilir bazen de inanılmaz boyutlarda değişmekte. İnanılmaz gelecek tahminlerden biriyse transhümanizim (geçiş insanı) akımına aittir. Bu yazımda işte bu tahmini, transhümanizm kavramını inceleyeceğim. Başlayalım.

 Transhümanizm Kavramı

İlk olarak biyolog Julian Huxley tarafından kullanılan bir kelime olan transhümanizm, insanın yaşam kalitesinin arttırılmasını, teknoloji ve bilimden yararlanarak yaşlanma ve hastalık gibi negatif etkilerden insanı muaf tutmayı amaçlayan bir düşünce hareketidir. İnsanın onu etkileyen negatif etkilerden sıyrılıp daha zeki, yaşlanmayan ve hatta ölmeyen canlılara dönüşümünü desteklemektedir.

Evren ve dünya tarihi açısından hatta modern insanın evrimsel geçmişi açısından oldukça yeni bir kavram olan zêka, insanlığın bilimle olan ilişkisi, keşifleri, icatlarının gelişiminde her zaman önemli bir basamak ve araç olmuştur. En temel keşiflerden biri ise insanların ateşi kullanması oldu. Yaygın bir görüşe göre ateşle birlikte normalde sindiremediğimiz besinlerin pişirilmesi besinlerden daha fazla enerji alabilmemizi sağladı. Bu artan enerjinin beynin gelişiminde önemli rol oynayıp insan zekâsını önemli ölçüde geliştirdiği hatta bilincin oluşumunun da bu sürece dayandığına dair görüşler bulunmakta.

Zekâ gelişimi de önemli basamaklarından biri olmakla birlikte transhümanizmin hedeflerinden ya da hedefine götüren basamaklardan bir diğeri de fizyolojik kaliteyi, yaşam süresini arttırmak. Doğanın bize sunmadığı şeyleri kendi zekâmızdan yararlanarak oluşturduğumuz teknolojik birikimlerle elde edebiliyoruz. Sadece kendi bedenimizin imkânlarıyla ulaşamayacağımız mesafelere gidebiliyor, eş zamanlı iletişimler, arkadaşlıklar kurabiliyoruz. Sağlımızı tehdit eden birçok şeyi fark edebilmekle birlikte eksikliklerimizi yapay cihazlarla kapatabiliyoruz. Protez teknolojileri hızla ilerlerken üç boyutlu yazıcılar insan organlarını üretmeye başladı bile. Üç boyutlu bir yazıcı ile insan kulağı ve hatta kalbi üretebilmek mümkün.

 Transhümanzim’in Hedefleri

Teknolojinin gücünden tamamen yararlanarak insan ömrünü uzatmak, bedenin yetersiz geldiği yerleri onarmak şimdiden mümkün görünmeye başladı. İnsan ömrünü uzatmak ise bu akımın ana hedeflerine ulaşımında öngördüğü yollardan biri. Asıl amacı insanın daha iyiye ulaşımını, insanlığı bir üst seviyeye çıkarmasında desteklemek, üstün insana bir basamak oluşturmaktır.

Bu aşamaya ulaşmaksa transhümanizme göre bilgisayarlar ve yapay zekadan geçiyor. Beden kısmı dışarıdan yapılabilecek müdahalelerle oluşan insan bizi asıl hedefe, post-human(üstün insan), götürecek dönemi oluşturuyor. Gelişim süreci tamamlandığında yapay zekânın insan beyniyle tam aktive, senkronize çalıştığı bir sistem bizi insanlıktan çıkarıp bir sonraki evreye geçişimizi sağlayacaktır. Zihnin bedenden tamamen ayrılıp daha hızlı düşünen, öğrenmek istediği bilgilere anında ulaşan, kullanan bir varlığa dönüşmesinden bahsediyoruz. Gelişmiş ama yine de ölümlü insan bedenine ihtiyaç duymayan, zihninin bulunduğu ağda sonsuza kadar yaşayabilecek insanlar hayal edilmekte.

İnsanların bedenlerinden bağımsız hale gelmesiyle yüzyıllar sürüp tamamlanması bir insan ömründe imkânsız olan uzay yolculukları mümkün hale gelecektir. Hatta yine bedenlerinden bağımsız ve her şeyin kaydedilebildiği bir sistemde daha önceki anılarına istedikleri zaman ulaşıp tekrar yaşayabileceklerdir. Bahsedilenler zaman ve uzay kavramının tamamen değişmesi anlamına gelmektedir. Belki de insanlığın bağlı olduğu tek bir ağ fikri Matrix izleyenlere çok da yabancı gelmemiştir.

Peki Bu Teknolojiyi Kimler Kullanacak?

Bu gelişmeler sonucu yapabileceklerimizin büyüleyiciliği ve hatta korkunçluğu yeterince inanılmaz iken doğurabileceği sonuçlar daha da korkunç. Böyle bir teknolojinin kullanıma geçilebildiğini ve kusursuz çalıştığını varsayarsak, önümüze oldukça endişe verici bir soru çıkmaktadır: Peki bu teknolojiyi kimler kullanacak? Kullanmak bir insan için olumlu ya da olumsuz sonuç doğurabiliyor olsa da uzun vadede ve kitlesel bir şekilde kullanım, bir ırkın ölümsüzlüğü ve mutlak egemenliği anlamına gelmektedir. Etik açıdan incelendiğinde çok fazla etken bulunmakla birlikte bu teknolojiyi geliştiren ülkelerin söz sahipliği konusundaki baskınlığı yadsınamaz.

Yaratılışından beri anlatılan destanlarda, mitlerde, hikâye ve filmlerde gördüğümüz üzere insanlık ölümsüzlüğü aramakta. Fakat buna ulaşması şu an alışkın olduğumuz ve kurduğumuz tüm düzenin yıkılışı anlamına gelmektedir. Ölümlü olmak başta din olmak üzere pek çok ideolojinin merkezinde yer almaktadır. Devletlerin kuruluşu ve sürekliliği insanın ölen varlıklar olmasına bağlıdır. Zarar görebilen ve yok olabilen canlılar olarak kendimizi korumaya almak için ihtiyaç duyduğumuz kanunlar, uygulayıcılar ve otoriteler yarattık. Bu parametrelerin ortadan kalkması mevcut modern devlet yapısının varlığını büyük bir tehlikeye atıp yok olması ya da evrilip tamamen yeni sorumluluklar yüklenmesi anlamına gelmektedir.

Tüm bu yenilikler ve atılabilecek adımlar devasa ve belki de uygulanmaması gereken distopyalar gibi görünebilir ve hatta bizzat yaşamak mecburiyetinde kalınacak distopyalara dönüşebilir de. Fakat bu durum yeni fikirlere ya da teknolojik gelişmelere sırtımızı dönüp tamamen terk etmemiz gerektiği anlamına gelmemelidir. Neler olduğunun ve olabileceğinin farkında olmak, neler olacağını belirleyecek insanlardan biri olmamız için kesinlikle atılması gereken bir adımdır diyerek sözlerimi sonlandırıyorum. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere.

Kaynakça

1-https://www.transhumanizm-posthumanizm.org/blog/transhumanizm-nedir/

2-Ölümsüzlük ve Yapay Zekâ Bağlamında Trans-hümanizm Aysel DEMİR, Yrd. Doç. Dr., Kırıkkale Üniversitesi, Felsefe Bölümü

Kapak Görseli: https://comicfrontline.com/2020/08/14/dc-cancels-more-titles/

Görsel 1: https://ibankcoin.com/bluestar/2015/11/13/institutional-investors-are-waking-up-from-the-matrix/#sthash.PgyuhZAg.dpbs

Pelin Su Karakuş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir