
Yakın zamanda değerinin çok hızlı şekilde artışa geçmesiyle birlikte kripto para ve kripto para madenciliği gündemde önemli yer tutan bir kavram haline geldi. Peki bu kavramlar gerçekten ne anlama geliyor, gerçekten yansıtıldığı kadar önemli mi yoksa abartılıyor mu? Bu yazıda kripto para ve madenciliğinin kısaca nasıl ortaya çıktığı, ne olduğu ve oluşturduğu etkilerinden bahsedeceğim.
Her ne kadar benzer “elektronik para” çalışmaları 1985’lere kadar dayansa da şu anda kripto paralar gibi herhangi bir merkeze dayalı olmayan bir para birimi, Bitcoin, ilk olarak 2009 yılında kimliği bilinmeyen ve kendilerinden Satoshi Nakamoto olarak bahseden bir kişi ya da grup tarafından geliştirildi ve açık kaynaklı şekilde piyasaya sürüldü1. Bu yeni para biriminin ilk kullanımı, 10000 Bitcoin (günümüzde yaklaşık 560 milyar USD) karşılığında iki pizza ile takas edilmesi oldu. Zamanla kripto para fikrinin popülerleşmesiyle birlikte Bitcoin’e Namecoin, Litecoin ve Ethereum gibi alternatifler de çıkmaya başladı. Bununla birlikte şu anda var olan alternatiflerinden söz etmeye değer önemli birimlerden biri Ethereum. Aslında Ethereum yalnızca bir kripto para birimi değil, ileride daha detaylı bahsedilecek, farklı amaçlarla kullanılabilecek olan bir blok zinciri. Ethereum birim olarak Bitcoin’den sonra en değerli kripto para birimi ve kullanımda olan en büyük blok zinciri durumunda2,3.
Şimdi kripto paraların nasıl işlediğinden bahsedebiliriz. Bu kavramı basitçe işlem kayıtlarının ve sahiplik verilerinin çeşitli dağınık şekilde saklandığı ve güvenliğinin kriptografik yöntemlerle sağlandığı, belirli bir merkez tarafından yönetilmeyen ve birim sahipliğinin de kriptografik olarak ispatlanabildiği bir sistem olarak tanımlayabiliriz4. Bununla birlikte bir merkezi olmamasına rağmen sistem statik olmak zorunda değildir ve yeni birimlerin piyasaya sürülmesi kullanıcılar tarafından kontrol edilebilir. Anlaşılacağı üzere çoğu kripto para biriminin alışıldık para birimlerinden en büyük farkının işlem kayıtlarının belirli bir merkez ya da ortam olmaması ve güvenliğinin yalnızca kriptografik şekilde sağlanması olduğunu söyleyebiliriz. Peki belirli herhangi bir ortam olmadan sistem nasıl işliyor? Her ne kadar merkezi olmayan, ya da diğer bir deyişle dağıtılmış denilebilecek bir sistem oluşturmanın birden fazla yolu olsa da burada yine kripto para ile fazlasıyla ilişkilendirilen ve çoğunlukla birlikte anılan bir sistem olan blok zincirinden bahsedeceğim. Fakat bundan önce bir kripto para biriminin tam olarak nasıl işlediğinden bahsetmek gerekiyor.
Bir birim kripto parayı bir dijital imza zinciri olarak tanımlayabiliriz. Bir birim üzerinde yapılan her işlemi yapan kullanıcıya ait imza, bir dizi işlem sonucunda bu birimin kaydına eklenir1. Burada önemli nokta bu herhangi bir imza sahibinin bu birime sahip olup olmadığının tamamen kriptografik şekilde bilinebilmesidir. Bununla birlikte bahsedilen şekilde işleyen bir sistemde aynı birimin birden fazla kullanılmasını önlemek için paralar üzerinde yapılan tüm aktarımların bir şekilde kaydının tutulması gerekir. Bu sorun, basitçe normal para birimlerinde olduğu gibi, tüm kayıtların bir merkezde tutulması ile çözülebilir fakat bu durumda bu merkezin güvenilirliğinden kesin olarak emin olmak gerekir. Bu noktada bir merkeze bağlı olmadan bahsedilen kayıtları tutabildiği için blok zinciri sistemi devreye giriyor.
Blok zinciri, Satoshi Nakamoto tarafından Bitcoin ile daha önce bahsedilen işlem kayıtlarının tutulması için sunulmuş bir liste mimarisidir. Blok zincirini basitçe, içerisindeki veri birden fazla bilgisayar sunucusunda dağınık şekilde depolanan ve listedeki bir elemanı değiştirmenin içindeki elemanlarının birbirine bağlı olması sebebiyle listede tutulan bir veriyi kendinden sonraki tüm elemanları değiştirmeden mümkün olmadığı ve bunun kriptografik olarak ispatlandığı bir hesap listesi olarak tanımlayabiliriz. Sistemdeki her bir işlem kaydının içindeki veriye bağlı olarak üretilen kendisine özel bir “anahtarı” vardır. Bir blok, yapılan işlemle alakalı verilere ek olarak kendinden önceki bloğun anahtarını da içerir. Bu sayede herhangi bir zamanda o bloğun doğruluğunu kontrol edebilir. Böylece herhangi bir yere bağlı kalmadan yapılan işlem kayıtlarının güvenli şekilde tutulması mümkün olmakta5.
Tüm bunların yanında kripto paraların öne çıkan yanlarından biri de madenciliğinin yapılabilmesi. Peki bu ne anlama geliyor? Daha önce blok zinciri ve bir “birim” paranın ne anlama geldiğinden bahsettik. Özetle bir birim paranın kullanılması sonucunda onun sahibinin değiştirilmesi ve bu işlemin kaydının blok zincirine eklenmesi gerekiyor. Bundan önce zincirde yeni bir kayıt yapılmadan işlemin gerçekleştiği, başarılı olduğu ya da bu paranın daha önce kullanılmadığı gibi çeşitli durumlardan emin olabilmesi gerekiyor. Bunların hepsi kripto paralarda daha önce de bahsedildiği gibi bir dizi elektronik işlem yapılarak ispatlanması mümkün. Bahsedilen bu işlemler dağıtılmış ve rastgele şekilde gerçekleşiyor ve buna “madencilik” deniliyor. Bu işlemlerin doğrulanması sonucunda onu gerçekleştiren ilk “madenci” bir miktar kripto para ile ödüllendiriliyor. Bu sayede hem işlemler herhangi bir güven faktörü olmadan gerçekleştirilmiş, hem de yeni kripto paralar kullanıma sunulmuş oluyor.
Buraya kadar her şey güzel. Herhangi bir “üçüncü” partiye güvenmeden finansal işlemler gerçekleştirmek kripto para ve blok zinciri sistemleri ile mümkün. Fakat her şeyde olduğu gibi bunun da dezavantajları var. Her ne kadar bir merkeze bağlı olmamak yapılan işlemlerin güvenliğini arttırsa da aynı zamanda bu işlemlerin kontrolünü de azaltıyor. Bu yüzden çeşitli ülkeler tarafından şu anda yasaklı, geçmişte yasaklanmış ya da kullanımı çeşitli şekillerde kısıtlı6.
Bununla birlikte her ne kadar kripto para birimleri, diğerlerine göre daha güvenli olsa da yine de bazılarının bilinmeyen çeşitli güvenlik açıklarına sahip olmaları mümkün. Bunu bir örneği, Bitcoin’in ilk yıllarında sistemde bulunan bir açık sebebiyle 180 milyar Bitcoin’in üretilmiş olması7. Her ne kadar bu sorun daha sonra düzeltilmiş ve bu yolla üretilmiş paralar sistemden çıkarılmış olsa da bu gibi sorunların daha sonra da ortaya çıkması mümkün. Ayrıca her ne kadar sistem kendi içinde herhangi bir merkeze ihtiyaç duymasa da kripto paraların bir ekonomik değere sahip olabilmesi için sıradan para birimlerine çeşitli aracılarla çevrilmeleri gerekli fakat bu çeşitli güvenlik açıklarına yol açıyor. Bundan kaynaklanan problemler daha önce yaşandı. Örneğin Mt. Gox adlı bir Bitcoin takas firması 744 bin bitcoin çalınmasından sonra iflas etti7.
Tüm bunların yanında her ne kadar ilk bakışta fark edilemese de bu madencilik için harcanan enerji çok yüksek seviyelere ulaştı. Öyle ki 2019 yılında hesaplanan veriye göre dünyada Bitcoin madenciliği için yıllık harcanan enerji Türkiye’nin yıllık harcamasının yarısından, İsveç ve Ukrayna gibi ülkelerin tüm yıllık harcamasından daha fazla8. Bununla birlikte yine başka bir araştırmaya göre sadece Bitcoin madenciliğinden kaynaklanan karbon salınımı İsviçre gibi ülkelerle karşılaştırılabilecek düzeyde ve yalnızca bir Bitcoin işlemi 800 binden daha fazla VISA işlemi ile eşit düzeyde9.
Her ne kadar kripto paralar diğer sistemlere göre daha “güvenli” olsalar da daha önce bahsettiğim gibi gözardı edilemeyecek önemli dezavantajları var. Bununla birlikte kripto paraların popülerliği ve değerleri gün geçtikçe artmakta. Belki de herhangi bir merkeze bağlı olmayan bir para birimi fikri, Bitcoin ve Ethereum gibi birimlerin popülerliğiyle birlikte ileride daha verimli ve daha güvenli sistemlerin geliştirilmesini sağlayabilir.
Kaynakça
1-The Law Library of Congress, Global Legal Research Center, “Regulation of Cryptocurrency Around the World”, 2018.
2-J. Lansky, “Possible State Approaches to Cryptocurrencies”, Journal of Systems Integration, vol. 9, no. 1, pp. 19-31, 2018. Erişilebilir: 10.20470/jsi.v9i1.335.
3-A. O’Dowd, M. Bradley and M. Lucas, “Blockchain architecture for trusted transactions”, IBM, 2021. [Online]. Erişilebilir: https://www.ibm.com/cloud/architecture/architectures/blockchainArchitecture. [10 Mart 2021 Tarihinde Erişildi].
4-S. Nakamoto, Bitcoin: A Peer-to-Peer Electronic Cash System. 2008, p. 2.
5-“Cambridge Bitcoin Electricity Consumption Index (CBECI)”, Cambridge Centre for Alternative Finance. [Online]. Erişilebilir: https://cbeci.org/cbeci/comparisons. [10 Mart 2021 Tarihinde Erişildi].
6-“Bitcoin Energy Consumption Index”, Digiconomist, 2021. [Online]. Available: https://digiconomist.net/bitcoin-energy-consumption. [10 Mart 2021 Tarihinde Erişildi].
7-U. Chohan, “A History of Bitcoin”, SSRN Electronic Journal, 2017. Available: 10.2139/ssrn.3047875.
8-L. Shen, “Ethereum Regains Title as Second Most Valuable Cryptocurrency Behind Bitcoin”, Fortune, 2018. [Online]. Erişilebilir: https://fortune.com/2018/01/08/ethereum-price-ripple-price-bitcoin-xrp/.
9-J. Ossinger, “Ethereum Becoming More Than Crypto Coder Darling, Grayscale Says”, Bloomberg, 2020. [Online]. Erişilebilir: https://www.bloomberg.com/news/articles/2020-12-04/ethereum-becoming-more-than-crypto-coder-darling-grayscale-says.