
Bir güz aldı gülmelerimi benden
Belki asırlardır içim kıpırdamadı
Gözlerim parıldamadı
Bilincine vararak gülmek neymiş bilmezdi ruhum
Öğrendi
Acınası bir farkındalığa erişti kendince
Araya uzun zaman girince
Unutmuş elbet tadını tuzunu
Bir gün içten ve hazırlıksız gülünce farkına vardı
Koca bir delikten sızıp duran hande açlığının
Ne büyük ihtiyaçtır bir bilseniz
Dudaklarınızın yüzünüzde usulca hakimiyet kuruşu
Yayılışı ve benimsemesi alanını
Ah o gonca dudaklar
İsimlendirilişlerinin hakkını verircesine nokta gibi kalırlar
O kadar zaman geçirirler ki evlerinden uzak
Soğur kuruldukları gamze çukurları
Dipsiz zifiri bir kuyuya dönüşür hatta
Gülmek ne kadar önemlidir herkes bilmez
Uzun süre özlem duymalısınız ve içinizin ateşi dinmeli bir an
Her mevsim de gülünmez öyle
En iyi ilkbahar hakkını verir kahkahalarınızın
Ama benim en sevdiğim
Belli belirsiz utangaç tebessümlerinizin
Ve elbette sevgilinizin gözlerinin içine bakarkenki gülüşleriniz
Sıradanlık bahsinde yer alamayacak kadar özel ve eşsizdir
Duvarları ruhunuza dost odanız boğucu bir karanlıkla dolduğundaysa
Denize bakmıyorsa tabi odanız
Ki denize baksa bile dev dalgalar içinizi ne kadar okşar bilmem
İşte o zamanlarda güz gelmiş demektir artık
Ben hiç sevmem güz mevsimini
Belki kışı
Belki soğuğu hatırlatır diye
Hep çok üşürüm
Hep sarılmak isterim
Birine
Ya da kendime
Belki de bu üşütüyor ruhumu
Bilemem tatmadıkça ama
Güz gülmeleri önemlidir
Garından ayrılan son trendir belki Bilemezsiniz
Güz gülmeleri önemlidir
Sıcaklar tekrar ne zaman gelecek Bilemezsiniz
Güz gülmeleri önemlidir
Ne kadar bekleyeceksiniz
Yahut hayatınızın kendisi mi bir bekleyiş Bilemezsiniz
İşte bunlara duyduğum saygıdan
Ve belki gizemlerinin verdiği korkudan
Güz gelince hüzünlensem bile içimden
Hatta aynı güz gülmelerimin hırsızı bile olsa
En çok güz’ün gülerim ben
En çok güz’ün yalan söylerim
-Elif Nisa Ergezer