Beşiktaş’a Adanmış Bir Ömür: Hakkı Yeten

by alegori / Pazartesi, 24 Ekim 2022 / Published in SPOR

Beşiktaş kulübü tarihi boyunca başarılara, onurlara ve kendi kültürüne sahip olmuş ve her zaman bu özelliklerine sahip çıkmış bir kulüptür. Kulübün genetiğine işleyen ve karakterini oluşturan pek çok özellik mevcuttur. Elbette bu özellikler kulübün içerisinde yer alan, tarihinde yer etmiş kişiler neticesinde ortaya çıkmıştır. Taraftarlar, başkanlar, sporcular ya da kulüp bünyesinde yer alan kişiler bu kültürü oluşturmuş ve nesiller sonrasında da bu kültür devam etmiştir. Her kulüp ve oluşumun kendine has bir yapısı olması gibi Beşiktaş kulübü de kendine has şekilde buna sahiptir.

Kulübün kültürü için elbette en önemli kısım bu kültürün temellerinin oluştuğu zaman dilimi olacaktır. Temeli sağlam atılmış bir oluşumun devamının gelmesi gayet doğaldır. Beşiktaş kulübü için de kuruluşundan beri bu kural geçerli olmuştur. Kulübün en önemli simgelerinden biri ise Hakkı Yeten’dir, namı diğer Baba Hakkı. İşin temelinde Baba Hakkı kulübün kuruluşunda yer alan kişilerden biri olmamıştır. Öte yandan kendisi ilk yıllara tanık olmuş, ikinci dünya savaşının etkileri ile bu spora devam etmiş ve sadece kulüpte değil tüm Türk futbolu için bir sembol haline gelmeyi başarmıştır.

3 Aralık 1910 yılında, Vodina’da doğan Hakkı Yeten, 1 yaşında iken ailesi İstanbul’da Beşiktaş semtine yerleşti. Babası Binbaşı Mahmut Nedim Bey 1914’te I. Dünya Savaşı’nda şehit düşünce o da asker olmaya karar verdi. Bundan sonra hayatı hep bir mücadele içinde geçecek olan Hakkı Yeten, askeri okula yazıldı. Bu dönemlerde ise Karagümrük’te futbola başladı. Bunun dışında Maltepe, Halıcıoğlu, Kuleli Askeri takımında da futbol oynadı. O zaman ise, Beşiktaş tarihinin yine en önemli isimlerinden olan Beşiktaş Futbol Şubesinin kurucusu Şeref Bey tarafından Beşiktaş takımına getirildi. Hayatında da mücadelesine sürdüren Hakkı Yeten, askerlik mesleğini bırakarak 1937 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi ve avukat oldu. Keza o dönemde futboldan elde edilen kazanımların şu anki dönemle uzaktan yakında ilgisi olmaması da bu hareketin sebebini açıkça göstermekte.

Futbolculuk kariyeri çok parlak olan Hakkı Yeten sadece yetenekleri ile değil karakteri ile insanlara örnek olmayı başardı. Sembol bir isim olabilmek için de en önemli şey buydu: Karakter. Karagümrük kariyerinde başarılı performansı ile dikkat çekmesinin hemen ardından Beşiktaş’a transfer olan Hakkı Yeten, burada da aynı ivmesini sürdürmüştür. Keza otoriter ama bununla birlikte babacan olan tavrı ile kaptanlığı alan ve sadece kendi takımında değil diğer takımlar arasında da sözü geçen lider bir karaktere dönüşmüştü. Özellikle disipline verdiği önem nedeniyle kısa süre içinde “Baba” lakabını aldı. Saha dışında da tam bir beyefendi olan Hakkı Yeten, güçlü yapısıyla rakip oyuncularla ikili mücadelelerde kollarını açar ve karşı takım oyuncusu önüne geçemezdi. Askerliği sırasında Ankara Demirspor’da oynadığı 1 sezon hariç hep Beşiktaş’ta oynadı. Beşiktaş formasıyla gol kralı da oldu. İngiliz kulübü Arsenal’dan teklif aldığı ancak kabul etmediği söylenir. Oynadığı 439 maçta 382 gol kaydederek Beşiktaş’ın en golcü futbolcusu olmuştur. Derbilerde de en çok gol atan futbolculardandır. Hem Fenerbahçe’ye hem Galatasaray’a 30 gol atarak çok zor kırılacak bir rekora sahiptir.

Futbolculuğunu anlatmak bile çok güçken, sahip olduğu kişisel özellikler belki de futbolculuğundan bile şaşırtıcıdır. 948 yılında (38 Yaşında) bir maçta taraftarın onu ıslıklamasından sonra “Bu formayı bana taraftar giydirdi. Şimdi onlar isteyince de çıkarırım” diyerek futbolu o maçta bırakmıştır. Yine Beşiktaş’ta forma giyerken Harp okulu ile oynanan maçın devre arasına 3-0 yenik girince Hakkı Yeten’in takım arkadaşlarına “Ya bu maçı alın, ya da İstanbul’a yürüyerek dönersiniz.” Dediği rivayetleri mevcuttur. Keza bu maçta da Hakkı Yeten 2 gol atmış ve Beşiktaş maçı 6-3 kazanmıştır. Yine Türk futbolunda sözünün ne kadar önem teşkil ettiğini gösterecek durumlardan biri de kırmızı kart gören futbolcunun önce Baba Hakkı’ya dönerek, “Çıkayım mı?” diye sorması ve o “Evet” deyince çıkması olarak gösterilebilir. Kendisi her zaman sözüne büyük ehemmiyet gösterilen ama bu gösterilen ehemmiyeti kötüye kullanmayan, her zaman için tevazu sahibi ve takımına bir baba edası ile yaklaşmış bir karakter olmuştur. Milli takımla ise II. Dünya Savaşı nedeniyle az sayıda maç yaptığından Hakkı Yeten de yalnızca 3 kez ay-yıldızlı formayı giyebildi. Türkiye’nin 27 Eylül 1931’de Bulgaristan’a 5-1 yenildiği maçta, Türkiye’nin tek golünü Baba Hakkı atmıştı.

Futbolculuk kariyeri bittikten sonra da artık onun için bir aşka, sevdaya dönüşen Beşiktaş’ın peşini bırakmamış ve kulüpte 1949 ve 1950-1951 yılları arasında teknik direktörlük yapmıştır. Sonrasında Futbol Federasyonu’nda asbaşkanlık görevi de yapan Yeten, 1960-68 arasında üç kez Beşiktaş Jimnastik Kulübü Başkanlığı yapmıştır. Yönetimde olmasa da her zaman takım içinde söz sahibi olan Hakkı Yeten sert ve otoriter tutumunun hem kendi takımındaki hem de rakip takımdaki futbolculardaki ona karşı duyulan saygı nedeniyle Baba Hakkı unvanıyla anılmaya devam edilmiştir. Kariyerinde birçok kupası bulunan Hakkı Yeten, İstanbul Şildi, Milli Küme, İstanbul Kupası, Başbakanlık Kupası, Türkiye Futbol Şampiyonası, İstanbul Futbol Ligi’ni Beşiktaş’la defalarca kazanma başarısı göstermiştir. 3 kez İstanbul Futbol Liginde, 3 kez Milli Kümede gol krallığı yaşamıştır. Teknik direktör ve Başkan olarak da kupalar kazanmaya devam eden Hakkı Yeten kırılması güç çeşitli rekorların da sahibidir. Beşiktaş tarihinde 382 gol atan Hakkı Yeten’e yetişmeye yakın bir futbolcu bile ondan sonra kulübe adım atmamıştır. Beşiktaş-Fenerbahçe derbilerinde 32 golle bu derbinin en gollü oyuncusu konumunda bulunan Hakkı Yeten aynı zamanda Beşiktaş-Galatasaray derbisinde de 29 gol ile en golcü oyuncusu konumundadır. Kendisi hayatını adadığı Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün ise Süleyman Seba ile birlikte iki onursal başkanından biri olma unvanına da sahiptir.