Giriş
Geçtiğimiz yaz vizyona giren ve ödül sezonunda iddialı olacağını düşündüğüm yapımlardan birisi de The Green Knight. Son yıllarda ses getiren ve birçok ödül alan filmlerin prodüktörü ve distribütörü olan A24 şirketinin yapımı olan bu filmin yönetmen koltuğunda ise David Lowery’i görüyoruz. Green Knight filminden haberdar olduğumda oldukça heyecanlandım çünkü isminden çok rahat anlıyoruz ki film bize Kral Arthur Efsaneleri içerisinde yer alan bir romansı, Sir Gawain ve Yeşil Şövalye’yi anlatacaktı. Söz konusu romansın orijinal metni diyebileceğimiz ilk versiyonunu okuyup anlamak anadili İngilizce olan birisi için bile hayli zor. Bu yüzden birden fazla versiyonu var, başka başka yazarlarca yazılmış. Bu sebeple hikayenin özellikle karakterlerinin kimlikleri konusunda versiyondan versiyona birtakım farklılıklar olduğunu tahmin etmesi güç değil. Bu durumu zaten kabullendikten sonra film olarak çekildiğinde de hikayeyi bize yeni bir anlatıcının aktardığını düşünerek yapılan farklılıkları hoşgörü ile karşılayabiliriz, en azından ben öyle yaptım.
Yani evet, filmimizde olaylar biraz hikayenin aslından farklı seyrediyor. Bu yazımda size Sir Gawain ve Yeşil Şövalye hikayesinin aslı ile filminde işlenişi konusunda bir karşılaştırma yaparak hem hikayeyi hem de filmi incelemek istiyorum. Daha sonra hikayemizde geçen Yeşil Şövalye karakterinin kökenine dair araştırmalarımı ve yorumlarımı sizinle paylaşacağım ve son olarak da kısaca filmin teknik yapısına dair kendi görüşüm doğrultusunda bir takım övgülerde bulunacağım. O zaman başlayalım.
Sir Gawain Ve Yeşil Şövalye Neyi Anlatıyor?
Öncelikle zamanı ve karakterleri anlayalım. Hikayenin geçtiği zaman ve mekanı tarihte kesin olarak yerleştiremeyiz. Ancak yıllar yılı anlatılagelmiş ve popüler kültürde sıkça işlenmiş Kral Arthur efsaneleri hepimizin aklında hemen hemen benzer zaman ve mekanları çağrıştırır. Britanya’yı temsil eden efsanevi kral olduğu için bugün her ne kadar İngilizler tarafından sahiplenilse de Arthur ismine ilk kez erken dönem Kelt halk şiirlerinde rastlanır. Sakson istilacılara karşı Kelt asıllı Britonların koruyucusu olduğuna inanılır. Tarihçiler Kral Arthur isminde bir kral yaşamadığı ve birkaç kralın olumlu özelliklerinin tek bünyede toplanarak savaşta ve barışta ideal kralın oluşturulduğu konusunda neredeyse hemfikirler. Arthur efsanesi ile ilgili en önemli kaynak Monmouth’lu Geoffrey’in 1136 yılında yazdığı Historia Regum Britanniae (Britanya Kralları Tarihi)dir.
Sir Gawain ise efsanelerde sıkça bahsedilen yuvarlak masa şövalyelerinden birisidir ve aynı zamanda Kral Arthur’un yeğenidir. Babası Orkney Kralı Lot’tur. Belirsiz olan kısımsa annesinin kimliği. Annesi, Arthur’un kardeşi Morgause’dur ancak bazı versiyonlar Morgan Le Fay ile Morgause’u aynı kişi bazılarıysa farklı kişi olarak ele alır. Bu ayrımın efsanenin pagan köklerinin de olması ve Hristiyanlaştırma sürecinde karakterin büyü içeren boyutunun başka bir (kötü) karaktere yüklenerek tek karakterden iki karakteri çıkarılmasıyla olabileceğini düşünüyorum. Ancak bu bir tahmin ve yorumdan ibaret. Şu an bu biraz gereksiz detay gibi gelse de film ile hikayeyi kıyasladığımızda neden açıklamaya çalıştığımı anlayacaksınız. Romans genel anlamda bir şövalyenin sahip olması gereken erdemleri anlatıyor. Bize bu anlatım, Yuvarlak Masa Şövalyeleri arasında muhtemelen en genç ve dinamik, heybetli ama nazik ve merhametli bir savaşçı, kralına ve ailesine oldukça sadık bir şövalye olan Gawain’in karakter gelişimi üzerinden aktarılıyor. Aslında Yeşil Şövalye gelene dek Gawain biraz daha toy biraz daha heyecanlı, çapkın biraz alaycı ve şan sahibi olmayı odak edinmiş şövalye denilebilir. Özellikle filmde bu yönünün daha ağır bastığını söylemek mümkün.
Romans İle Film Arasındaki Farklar Ve Hikayenin Ögeleri
Hikayemiz romansta yeni yıl arifesinde, filmde ise noel günü başlıyor. Saray halkı kralın salonunda şölen için toplanmış bulunmakta. Kutlamaların en coşkulu olduğu sıralarda büyük salonun devasa kapıları aralanıyor ve içeriye atı üzerinde heybetli bir şövalye giriyor. Tamamen yeşil giyinmiş ve elinde dev bir baltası olan bir şövalye. Yeşil Şövalye figüründen detaylı bahsedeceğimiz kısımda değineceğim ancak romansta yeşil giyinen şövalye filmde yüzü yapraklarla kaplı adeta ağaçtan bir adam gibi karşımıza çıkıyor. Şölende ortaya çıkan şövalye yuvarlak masa şövalyelerine meydan okuyor ve aralarından birisini düelloya davet ediyor. İddia ise şu; aranızdan birisi baltamı alıp bana bir hamle yapsın, direnmeyeceğim. Bu şövalye tam bir yıl sonra şapelime gelsin ve o zaman karşılığında aynı hamleyi yapacağım. Şövalyeler arasında bir sessizlik olur. Romansdaki heyecanlı Gawain ortaya atılır ve ‘’ sessizliğinizden utanmalısınız kardeşlerim’’ diyerek düelloyu kabul eder. Filmde ise Gawain bu konuda biraz daha çekingendir ama anlatacak bir hikayesi olmadığı için kendisini kanıtlayabilmek adına düelloyu kabul eder. İki versiyonda da kendisini pek bir akıllı sanan Gawain arkadaşımız rövanşa lüzum yok burada bitirelim dercesine kaptığı balta ile Yeşil Şövalyenin kafasını uçurur. Ancak insan olmayan yeşil şövalye kafasını yerden alıp şapelinin yerini tarif edip bir yıl sonra görüşürüz diyerek çıkar gider.
Bahar geçer, yaz geçer… Yeni yıl zamanı yaklaştığında Gawain yanına atı Gringolet’i de alarak Kuzey Galler’e doğru umutsuz bir yola çıkar. Yeşil Şövalye ölmemişti ama yapmayı tercih ettiği hamle karşılığında Gawain nasıl kurtulacaktı? Yine de bir şövalye şerefli olmalı sözünden dönmemeli değil mi? İşte hikayemiz bize ağırlıklı olarak bu yolculuğu anlatmakta. Yeni yıl gününe kadar tek başına şapele ulaşmaya çalışan Gawain’in yolculuğu hem fiziki hem de ruhani bir yolculuktur. Kendisini ve erdemlerini keşfettiği bir yolculuk. Bu macera boyunca Gawain beş kez test edilmiştir. Beş sayısı ‘’Five Pointed Star’’ a referanstır. Bu yıldız aynı zamanda Gawain’in yanına aldığı kalkanında çizilidir ve şövalyeliğin beş erdemini sembolize eder. Bunlar: Cömertlik, nezaket, iffet, şövalyelik(dürüstlük ve doğruluk gibi de anlaşılabilir) ve dindarlık. Yolculuk boyunca ansızın karşısına çıkan farklı figürler aracılığıyla bu konularda farkında olmadan test edilen Gawain romansa göre son bir tanesi hariç hepsinden başarıyla geçer. Filmde ise neredeyse hepsinde çuvallar ve hep yanlışı seçer. Ancak film bizi şaşırtır ve karakterimizin son anda sonuncu testten geçtiğini izleriz. Yani romansın tam tersi.
Hikayede en çok ön plana çıkan test kısmı ise yolculuğun sonlarına doğru rastlanıp sığınılan kalede geçmekte. Yorgun yolcuya evini açan kişi Bertilak adında bir adamdır. Kalede eşiyle yaşamaktadır. Yeşil şapel buraya yakın 3 gün kal evimde misafirim ol der ve bir oyun teklif eder. Buna göre Bertilak her gün ava çıkacaktır ve ne edinirse onu Gawain’e verecektir ve karşılığında Gawain o gün kalede ne edinirse onu alacaktır. İlk gün adam ava çıktığında Bertilak’ın eşi olan Leydi, Gawain’in odasına girip ona yaklaşır ve baştan çıkarmayı dener. Gawain bir şövalyenin yapması gerektiği gibi kadını geri çevirir ancak kaba da davranamaz ve sadece bir öpücük almayı kabul eder. Akşam Bertilak av hayvanını Gawain’e teslim eder Gawain de ona eşinden aldığı öpücüğü vermek için Bertilak’ı yanağından öper. İkinci gün de tamamen aynı olaylar yaşanır ancak bu sefer Gawain iki öpücük alır ve verir. Gawain buraya kadar tamamen dürüsttür. Üçüncü gün Leydi, Gawain’den bir tılsım ya da hatıra (love token olarak bahsediliyor.) ister. Gawain ise hiçbir şey veremeyeceğini ve almayacağını söyler ta ki Leydi büyülü bir yeşil kuşaktan bahsedene kadar. Söylediğine göre bu yeşil ipek kuşak, takan kişiyi ölümcül darbelerden koruyabilecek bir güce sahipmiş. Gawain yarın şövalye ile karşılaştığında tam da ihtiyacı olacak bu kuşağı kabul eder. Akşam olup Bertilak av hayvanını getirdiğinde karşılığında üç öpücük veren Gawain kuşaktan bahsetmez ve onu kendisine saklar. Buraya kadar anlattıklarım romanstaki hali. Filmde ise Leydi’nin baştan çıkarma girişimleri konusunda da sınanan Gawain diğerleri gibi burada da çuvallayarak başarısız olur ve zaaflarına yenik düşer.
Yeni yıl arifesi gelmiştir ve tılsımlı yeşil kuşağını takan Gawain kaleden ayrılıp şapele doğru yola çıkar. Bir rehber ona eşlik etmektedir. Orman sınırına ulaştıklarında rehber ona eğer şimdi vazgeçip giderse bundan kimseye bahsetmeyeceğini söyler. Gawain reddeder ve sözünü tutacağını, kaderiyle yüzleşeceğini belirtip yola tek başına devam eder. Yeşil Şövalye’yi bulur ve onunla yüzleşir. Yeşil Şövalye baltasını kaldırır ve bir yıl önce Gawain’in yaptığı gibi genç şövalyemizin boynuna indirir. Ancak Gawain hasar almaz. Şövalye ikinci kez aynısını yapar ve yine hasar yoktur. Üçüncü kez de baltayla boynuna vurduğunda Gawain küçük bir hasar alır ancak ölümcül değil daha çok bir sıyrıktır. Gawain şaşırmaz çünkü bunun kuşak sayesinde olduğuna inanıyordur. Eğildiği yerden kalkıp Yeşil Şövalye’ye seslenir, ‘’Anlaşmamızı tamamladık.’’. Yeşil Şövalye güler ve kendisinin son günlerde kaldığı kalenin sahibi Bertilak olduğunu açıklar. İlk iki gün dürüst davrandığı ve edimleri değiş tokuş yaptığı için ilk iki balta hamlesi ona hiç zarar vermemişti. Ancak üçüncü gün kuşağı sakladığı için sıyrık da olsa kan dökülmüştür. Yeşil Şövalye, Gawain’i tebrik eder çünkü yolculuğu boyunca karşılaştığı testlerde iç hesaplaşmasını yapmış karakterini bulmuş ve genel anlamda layık bir şövalye olmuştur. Bu yüzden onu öldürmez. Aslında hiçbir zaman öldürmek gibi bir amacı da yoktur. Amaç Gawain’in iç hesaplaşması ve gelişimidir. Romansta bu hatasını hiç unutmamak ve utancından ders çıkarmak adına Gawain hayatı boyunca yeşil kuşağı belinden çıkarmaz. Filmde bu son biraz daha farklıdır. Yol boyunca gerçek bir şövalye gibi davranmayan Gawain son anda kaderini kabullenip, teslimiyet ve takva göstererek kuşağı çıkarıyor ve böylece ölümden kurtuluyor.
Bu hikayede önemli bir nesne olan yeşil kuşağın anlamı budur. Gawain yaptığı hamlenin karşılığını biliyordu Yeşil Şövalye kafasını uçuracaktı. Sözünden dönemiyor ama ölmekten de korkuyordu ve tamamen teslim olamıyordu. Bu yüzden kuşak onun en zorlu sınavı oldu. Ulu, her şeyi bilen öngören ve her an her yerde farklı suretlere Gawain’e görünen yeşil şövalye ilahi özellikler taşıyordu. İlahi olana teslim olabilmek ve olamamak arasındaki seçimi zorlaştıran unsur bu kuşaktır. Romans’ta böyle sembolize edilir. Az önce de atıf yaptığım gibi benim yorumum ise sadece Bertilak değil yolculuk boyunca Gawain’in karşısına çıkan herkes aslında Yeşil Şövalye idi. Peki neyin nesidir bu Yeşil Şövalye?
Yeşil Adam
Sadece Britanya’da değil Kıta Avrupası’nda da oldukça yaygın bir figür vardır: Yeşil Adam. Efsanelerde, öykülere bahsi sıkça geçen Yeşil Adam özellikle de kilise süslemelerinde kabartmalar şeklinde karşımıza çıkar. Üstelik birkaç örnekten ibaret değil, gerçekten çok yaygındır. Buna rağmen tam olarak neyi temsil ettiği hala tartışmalıdır. Genellikle kulaklarından burnundan sürgün vermiş ve yapraklarla çevrelenmiş bir yüz olarak betimlenip işlenmiştir. Filmde de bu örnekler doğrultusunda ağaca benzetmişler karakteri. Doğayla ilişkilendirdiği için yeniden doğuşu, doğanın her bahar yeniden kendisini yenilemesi gibi bir döngüyü sembolize ettiği düşünülüyor. Tüm bunlar Yeşil Adam’ın her daim yaşadığını, hep insanların arasında olduğu inancını da birlikte getirir. Yukarıda anlattığımız hikayede ise beklenmedik zamanlarda beklenmedik suretlerle bir insana görünür ve onu sınar.
Tüm bu özellikleri takip ettiğimizde tarih boyunca farklı uygarlıkların dillerinde dolaşan farklı isimlere rastlarız. Aslında herkes aynı kişiden bahsetmektedir ama kendi orijinal hikayeleri vardır. Örneğin Antik Yunan mitolojisinden tanıdığımız Dionysos’un Yeşil Adam’ın en eski versiyonlarından biri olduğu düşünülür. Avrupa’daki kabartmaların çok benzerlerinin yüzyıllar önce ülkemiz topraklarında bulunan Mudanya’da bulunmuştur. Başka örnekler de olması sebebiyle bu betimlemenin ve kültün kökeninin Anadolu olduğu düşünülür. Ama bazı tarihçiler daha da eski karakterlerle ortak noktalar arayarak Mezopotamya mitolojilerinden Humbaba ya da Enkidu ile de ilişkilendirmişlerdir. Aztek ve Hindu gibi uzak kültürlerde de benzer anlatılara rastlansa da bizi daha çok ilgilendiren benzerlik daha iyi bildiğimiz bir isim olan Al-Khidr. Kelimenin direkt olarak anlamı ‘’Yeşil Olan’’dır. Minyatürlerde de Hızır yeşil kıyafetler içerisinde resmedilir. Baharla sıkça ilişkilendirilir. Zaman ve mekan kuralları onun için normal bir insana işlediği gibi işlemez. Ayrıca Gawain’in hikayesinde olduğu gibi sıkça insanlara farklı suretlerde görülerek onların erdemlerini test ettiği ve iyi niyetlilere yardım ettiği halk arasında anlatılır. Hz. Musa ile çıktığı yolculukta, geçmişi ve geleceği bildiği için şimdiye müdahale ettiğini görürüz. Üstelik İslam eserlerinde de Avrupa Kiliselerindekilere benzer yeşil olan kabartmalarına rastlanır. Tüm bu sebeplerle saydığımız bu karakterlerin hepsi aynı kişinin farklı versiyonları kabul ve birtakım farklılıklarla çoğu coğrafyada karşımıza çıkar.
Evet, 2021 yılında çıkan bir filmden başlayarak konu edindiği hikayeyi etraflıca inceledik, karakterleri tanıdık kökenine dair araştırmalarımı sizinle paylaştım. Yıllar önce okuyup merak edip araştırmaya koyulduğum bu hikaye her bir araştırmada yeni bir kapı açılmasına ve daha fazla yorumu okumama vesile oldu. Bu yüzden de yazımın başında da belirttiğim üzere filmden haberdar olduğumda heyecanlanmıştım. Tüm bunları sizinle paylaşmak isteyerek oturdum klavyenin başına. Umarım farklı yönleri incelerken fazla kafanızı karıştırmamışımdır ve keyifle okumuşsunuzdur.
Film
Son olarak, planımda aktardığım üzere filmin teknik yapısına dair birkaç cümle söylemek isterim. Filmde kullanılan renk paletleri enfesti. Genellikle spesifik sahnelerde farklı tek baskın renk ve tonlarının hakim olduğu kareler sunulmuş bize. Kamera çekiminde klasik ve bazı yeni teknikler kullanılmış olmalı, oldukça keyifliydi ve üzerine kafa yorulduğunu, özen gösterildiğini hissettiriyordu seyirciye. Sahneler hikayenin yapısına uygun düşecek şekilde hiç aceleye getirilmemişti. Uzun uzun bu sanatı izliyorsunuz. Müzikler muhteşemdi. Gerçekten uğraşılmış ve bir ‘’sinema’’ filmi izlediğinizi hissediyorsunuz. Ayrıca hikaye bize aktarılırken Kral Arthur, Guinevere, Morgan Le Fay gibi popüler isimlerin hiç anılmaması bunu anlamayı seyirciye bırakıp tamamıyla Sir Gawain ve Yeşil Şövalye’ye odaklanmasını ben çok sevdim. Ayrıca Gawain’in Camelot’daki sevgilisi ile Kaledeki Lady rollerini aynı oyuncunun oynaması Leydi’nin Gawain’e sevdiği ve alışık olduğu kişi suretinde görünmesi efekti oluşturarak testini daha da zor kılmış gibi bir anlatı sergiliyordu ve bence yönetmenin yaptığı bir diğer başarılı bir seçimiydi. Tabii ki bahsetmezsem olmaz: Dev Patel müthiş oyunculuğu ile Gawain rolünü çok başarılı oynamış. Başta görünüş olarak daha farklı birini beklerken Dev’i gördüğünüzde bir ‘’Aaa’’ diyorsunuz ama kendisi zaten sevdiğim oyunculardan olduğu için ilk sahneden emindim iyi bir iş çıkaracağından. Tebrik etmek isterim.
Yazımı sonlandırırken bana bu romansı bir kez daha hatırlatıp, sizlere bu hikayeyi ve karakterleri anlatmamı sağlayan güzel filmi hepinize tavsiye ederim.