Katharine Hepburn 60 yılı aşkın kariyeriyle, 12 kez En İyi Kadın Oyuncu Oscar’ına aday gösterilmesiyle ve bunların 4’ünü kazanmasıyla kariyeri ve başarıları tartışmaya açık olmayan, tarihin gördüğü en iyi oyunculardan biridir. Kariyerinde farklı ödül törenlerinde 37 adaylığı ve 24 ödülü bulunan Hepburn, genç nesiller adına göz önünde olmayan biri olabilir fakat bu yazıda, hem Hepburn’ü sizlere tanıtarak hem de başarılarının nedenlerini anlatarak bir Oscar rekortmenini daha tanımış olacağız.
Katharine Hepburn, oyunculuk kariyeri boyunca hep başrol oyuncusu olarak anılmış ve bu şekilde işlere imza atmış bir kadındır. Erken yaşlarda tiyatroyla tanışan ve uzunca bir dönem de tiyatro sahnesinde oyunculuk yapan Hepburn, Hollywood’a girer girmez yetenekleri ve çalışkanlığı sayesinde başarılı işler yaptı ve dikkatleri üzerine çekti. Bu başarılarla birlikte, üçüncü filmi olmasına rağmen Morning Glory (1933) ile ilk Oscar’ını eve götürdü. Bunun ardından başarılı kariyeri devam etmesine rağmen, çeşitli ticari sıkıntılar çekti ve ikinci Oscar’ını kazanması Guess Who’s Coming to Dinner (1967) ile tam 34 yıl sonrasını buldu. Kariyerine bundan sonra da The Lion in Winter (1968) ve On Golden Pond (1981) ile iki Oscar daha katmasının ardından, 1999’da American Film Institute tarafından Hollywood Efsanesi olarak adlandırıldı. En İyi Kadın Oyuncu Oscar’ını en fazla kazanma rekorunu elinde bulunduran, tarihin en önemli aktrislerinden Katharine Hepburn, 96 yıllık uzun sayılabilecek yaşamına, belki de yüzyıllar boyu izlenebilecek ve gelecek nesillere ilham olacak sayısız yapım sığdırmasını bildi.
Morning Glory (1933)
Kariyerinin ilk Oscar’ını kazandığı Morning Glory’nin hikayesi aslında tiyatrodan gelen bir oyuncu olan Katharine Hepburn için biçilmiş kaftan olarak değerlendirilebilir. Filmde saf, genç ve hevesli bir aktrisin Broadway sahnesine gelmesini ve burada birkaç tiyatro ustasıyla yaşadıklarını görüyoruz. Elbette bugünün aklıyla geçmişe bakmak gibi bir gaflete düşersek filmi izlemek mantıksız gelecektir çünkü sinema hep ilerleyen ve gelişen bir alandır ve bugün gördüklerimizle, bu anı yaşayan genç nesillerin eski yapımları izlemesi epey zor olmaktadır. Öte yandan eğer bir sinema severseniz hem Hepburn’ün mükemmel oyunculuğu hem de filmin kendine has konusu ve dokusu nedeniyle filme bir şans vermenizi tavsiye edebilirim.
Guess Who’s Coming to Dinner (1967)
Ele alacağımız bu filmde önceki filme göre daha ciddi konular ele alınmakta. 1960’ların Amerikasında geçen yapımda, dönemin ırkçılığa karşı bakışı çok başarılı bir biçimde gözler önüne seriliyor. Amerikalı bir ailenin Avrupa’dan dönecek kızlarını beklediğini anlamamızla filme giriş yapıyoruz. Çocuklarını yeniden görebilmenin heyecanını hisseden ailenin aynı zamanda kızın İsviçre’de tanıştığı ve aşık olduğu adamın da onunla beraber gelecek olmasından dolayı da heyecanı artmaktadır. Aile, bu başarılı doktor damat adayını çok güzel bir şekilde karşılamayı planlamaktadır fakat beklemedikleri şekilde damat adaylarının bir Afroamerikalı olduğunu öğrenirler ve sonrasında da filmin asıl kısmı seyirciler için başlamış olur.
Filmin yönetmenliğini Stanley Kramer üstlenmiştir. Başrollerde ise Spencer Tracy, Sidney Poitier ve bu filmle ikinci Oscar’ını kazanacak olan Katharine Hepburn rol almaktadır. Filmin kendine has diyebileceğimiz özelliklerinden biri de anlatım şeklidir. Hemen hemen tek bir mekanda geçen filmin tiyatroya yakın bir anlatım dili vardır. Burada da görebileceğimiz üzere geçmişte yapılan filmler, tiyatroyla yakın bir ilişki içindedir. Film, her ne kadar izlemesi büyük zevk veren bir yapım olmasa da dönemi başarıyla yansıtması, kaliteli oyunculukları ve anlatım diliyle hem özel hem de önemli bir konumda yer almaktadır.
The Lion in Winter (1968)
Katharine Hepburn’ün art arda iki Oscar ödül töreninde de kazanan olarak eve dönmesini sağlayan yapım olan The Lion in Winter, başarılı aktrisin kariyerinde, tarih temelinden yola çıkılarak çekilmiş bir film olması sebebiyle özel bir yerde duruyor.
1183’te İngiltere Kralı II. Henry’nin, kendinden sonra kral olacak kişiyi seçmek zorunda kalmasını konu alan filmde, Kral Henry’nin karşısında 4 aday vardır ve bunlardan birini seçmek zorundadır. Yıllar önce saraydan uzaklaştırılıp Salisbury’ye hapsedilmiş kraliçe ise, olup bitenleri öğrenince, o da bu seçimde etkili olmak amacıyla yola düşer.
Konusu, kadrosu ve kazandıklarıyla her anlamda kaliteli olan film 3 Oscar kazandı. Sürgündeki kraliçe rolünde Katharine Hepburn, James Goldman senaryo ve John Barry ise özgün müzik dallarında ödüllerini kazanan isimler oldu. Başrollerini Peter O’Toole, Katharine Hepburn, Anthony Hopkins ve John Castle’ın paylaştığı bir filmin de neden bu kadar başarılı olduğunu anlamak pek güç değil. Kesinlikle izlenilmesi gereken, kült denebilecek yapımlardan biri.
On Golden Pond (1981)
Bu filmde 74 yaşında olan Katharine Hepburn adeta ustalığını sergilemiş diyebiliriz. Film işlediği duygusal ve vurucu hikayeyle seyirciyi kolay bir şekilde içine çekebilen ve sonuna kadar içinde tutabilen bir yapımdır. Filmde, emekli Profesör Norman Thayer ve eşi Ethel tatillerini New England’da bulunan Altın Göl’deki yazlık evlerinde geçirmektedirler. Yıllardır görüşmedikleri kızları Chelsea, yeni sevgilisi ve oğlu Billy ile birlikte onları ziyarete Altın Göl’deki yazlığa gelirler. Filmin içerisinde yer alan soğuk aile yapısı ise, yavaş yavaş ailedeki bireylerin aralarındaki buzların erimesiyle, güzel bir noktaya doğru evrilmektedir.
Yapım hem duygusal tarafıyla hem bu filmle En İyi Erkek Oyuncu Oscar’ını kazanan Henry Fonda’nın hem de yine bu filmle 4. ve son Oscar’ını kazanan Hepburn’ün performanslarıyla özel bir film olma özelliğini elinde bulunduruyor. Filmin yönetmenliğini Mark Rydell üstlenirken başrollerde ise Katharine Hepburn, Henry Fonda ve Jane Fonda rol almıştır. Bunun yanında filmle ayrıca Ernest Thompson da En İyi Senaryo Oscar’ını kazanma başarısı göstermiştir.
Yazımın sonuna gelirken şunu da belirtmek isterim ki Katharine Hepburn’ün yer aldığı her yapım izlenmeyi hak eden bir yapımdır ve aynı zamanda her performansı da ayakta alkışlanacak bir performanstır. Tahmin ediyorum ki onun gibi bir kariyere sahip olabilmek her oyuncunun hayalini süsleyebilir. Hayatı boyunca gösterişten uzak olan Hepburn; her zaman bağımsız, güçlü, açık sözlü ve iddialı karakteriyle sadece oyunculuk yapacak kişilere değil, hayatın içindeki herkese de örnek olabilecek bir insandı. Son olarak hayatında sayısız başarısı bulunan ve çalışıp çabalamaktan hiç vazgeçmeyen Hepburn’ün bu konu üzerine söylediği bir sözle yazımı tamamlamak isterim:
“Çalışmanın hiç kimseyi gerçekten mahvettiğini sanmıyorum. İş eksikliğinin onları çok daha fazla yok ettiğini düşünüyorum.”
-Katharine Hepburn
Kaynakça
1-“Katharine Hepburn- Imdb”. 2021. Imdb. https://www.imdb.com/name/nm0000031/?ref_=ttawd_awd_2.
2-“Katharine Hepburn – Vikipedi”. 2021. Tr.Wikipedia.Org. https://tr.wikipedia.org/wiki/Katharine_Hepburn.
Görsel kaynakçası
1-2021.Cdn.Aarp.Net.https://cdn.aarp.net/content/dam/aarp/entertainment/movies-for-grownups/2021/05/1140-katharine-hepburn-2.imgcache.rev.web.900.518.jpg.
3-2021.Cdn.Britannica.Com.https://cdn.britannica.com/s:690×388,c:crop/17/24117-050-F08853A5/Henry-Fonda-roles-Katharine-Hepburn-Oscar-On.jpg.