Küreselleşmenin Gayrimeşru Çocuğu: Radikal Sağ

/ / SİYASET BİLİMİ

Radikalizm kelimesi, “kök, köken, kaynak, temel (root)” anlamında Latince kökenli “radix” kelimesinden türetilmiştir (Neumann, 2008). Türkçede radikal kavramı “kökten, köktenci”, radikalizm ise “köktencilik” anlamlarına gelir (www.tr.wikipedia.org., Erişim tarihi: 30 Aralık, 2020). Radikalizm, 19. yüzyıldan günümüze sosyal ve politik anlamda yaygın olarak kullanılmaktadır. Fransız Devrimi sonrası, herkese seçme hakkı tanınan demokratik bir sistem savunan cumhuriyetçi akımlar kendilerini sık sık “radikal” olarak tanımlamışlardır. O dönemde çoğunlukla liberal, demokrasi taraftarı, reformist düşünceleri ifade etmek için kullanılan radikalizm kavramı, günümüzde daha çok anti-liberal, aşırıcılık içeren, anti-demokratik düşünceler için kullanılmaktadır.

1970’lerin sonunda başlayarak; Soğuk Savaş’ın bitmesi, Berlin duvarının yıkılması ve Sovyetler Birliği’nin dağılması ile artan demokratikleşme dalgası, 2020 Dünya Özgürlükler Raporuna göre, 2005’ten bu yana kesintisiz olarak 14 yıldır dünya genelinde gerileme yaşamaktadır (Aknur ve Saylan, 2019). Bu gerilemede başat olarak gösterilen radikalizm yükselişine hız kesmeden devam etmektedir. Her ne kadar geçmişte adı sol ve yakın geçmişte Siyasal İslam ile ilişkilendirilse de radikalizm, sağ ile ilişkisini güncel olarak sürdürmektedir. Latin Amerika’daki birçok oluşumun kerteriz aldığı ideoloji, halihazırda en fazla demokratik rejimin bulunduğu Avrupa’da krizlerle beraber yükselen dönüşüm dalgasına da öncülük etmektedir.

Başta ekonomik alan olmak üzere; kültürel, siyasal ve teknolojik alanda, evrensel bir iletişim ağının ve fikir alışverişinin oluşum süreci olarak küreselleşme, beraberinde birçok problemi getirdi. Etkileşim ağının genişlemesi, ulaşımı ve iletişimi çok kolay bir hâle getirirken günlük yaşamdaki en basit eylemlerimizle bile adeta bir kelebek etkisi yaratarak bu çok yönlü ağda büyük değişimler yaratılmasına sebep oluyoruz. Bu denli geniş bir zincirde yapılan her ürün veya hizmet seçimi, her geçen gün daha da politik bir rol kazanmakta. Seçimlerimize bağlı olarak gelişen tüketim alışkanlıkları da doğal olarak sermayedarların ve şirket yönetimlerinin, yeni üretim ve pazar alanı arayışlarına sebep oluyor. Kâr maksimizasyonu amacıyla şirketlerin uluslararası ticaret ağına katılmaya çalışması, kaçınılmaz bir şekilde ülkelerin sınırlarını zayıflatıyor, birbirlerine bağımlı hâle getiriyor. Bu doğrultuda gerçekleşen evrensel bütünleşmenin bazı “negatif” getirileri oluyor.

Küreselleşmenin evrensel yanı, şirketlere ve politik oluşumlara büyük ölçüde bağımsızlık tanırken, “ulus devlet”in karakteristik özelliklerini erozyona uğrattı (Karadağ ve Uygur, 2019). Kitleleri bir arada tutmak için daha önce din ve kültür gibi konseptlerini birleştirici güç olarak kullanan devletler, geçtiğimiz yüzyıllarda bu kontrolü ulus konsepti üzerinden sağlıyorlardı. Küreselleşmeyle beraber devletler, ulus devlet konseptinden uzaklaştı ve zayıflayan otoriteleriyle evrensel kriz dalgalarına karşı koyamamaya, daha kolay etkilenmeye başladı. Geleneksel siyasilerin kriz anlarında gerilemesi, radikal siyasetlere güç kazandırır, bu siyasetin doğasına özgüdür (Iordechi, 2019).

Enflasyon, kriz, işsizlik ve buna benzer sorunlarla boğuşmaya başlayan devletlerde, “dış” etkenlere bağlı olarak gelişen bu problemin faturası küreselleşmeye kesildi. Krizler ve krizlerin ortaya koyduğu negatif etkiler arttıkça küreselleşmeye karşı gelişen muhafazakar tutum, kitleler arasında kendini günden güne göstermeye başladı ve nihai olarak, kitlelerin radikal sağa yönelmesine sebep oldu. 20. yüzyılın son çeyreğinde yıkılan duvarlar 2010’da tekrar inşa edildi (Arıboğan, 2017). Ulus Devletin yıkılışı sürecinde dünyadaki sınırların kaldırılması ve milliyetçiliğin sona ermesi gibi konular tartışılırken, bugün ülkeler arasındaki sınırlar gittikçe önem kazandı.

Genellikle ksenofobik (yabancı düşmanlığı ve korkusu) olarak nitelendirilen radikal sağ, temsili demokrasiye ve demokratik kurumlara karşıdır (Dunn, 2015). Genel elementleri arasında yabancı düşmanlığı, karizmatik lider arayışı, güçlü devlet anlayışı, eşitsizlik kabulü, hiyerarşik düzen isteği, muhafazakarlık ve anti-liberalizm vardır (Zabcı, 2017). Başta Arap Baharı ve Suriye İç Savaşı’na dair stratejiler ve uygulanan politikaların bir sonucu olarak, Avrupa’daki göçmen krizi doruklara tırmanmıştır. Batı Avrupa’da radikal sağa yönelik ana motivasyonlarından biri de göçmenlerin, sosyal ve ekonomik yapıyı bozarak krize ve işsizliğe sebep oldukları gerekçesidir. Liberal politikalar tarafından vaadedilen özgürlüğün bir noktada uluslarını tehdit ettiğini düşünen seçmenler, sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik çevreyi korumaya yönelik politika üreten, göçmen karşıtı radikal sağ partilere oy vermeye devam etmektedirler.

Toplumdaki radikalliğe paralel olarak hem Avrupa Birliği Parlamentosu’nda hem de ülkeler bazında radikal sağ partilerin oyları artmaktadır. 1972’de kurulan ve uzun yıllar boyu seçimlerde başarılı olamayan Fransız radikal sağ parti FN(Ulusal Cephe)’nin adayı Marine Le Pen, 2017 Fransa cumhurbaşkanlığı seçiminde Emmanuel Macron’un sadece %0,7 puan gerisinde kalarak %21,30 oy oranı ile 2. olarak tamamladı(www.interieur.gouv.fr., Erişim Tarihi 30 Aralık 2020). Yürüttüğü seçim programıyla daha çok orta sınıf, küçük burjuva ve çiftçilerden oy alan Le Pen, Fransa’daki radikal sağ hareketin temsilcisi olarak görünüyor.

Benzer bir durum da 2017’de Almanya’da yaşandı. Parti programında Alman milliyetçiliği, muhafazakarlık, Avrupa Birliği şüpheciliği, anti-İslam, anti-feminizm gibi ideolojiler bulunan AfD (Almanya için Alternatif) 2017 Almanya federal seçimlerinde, 2014’teki seçimlere göre oyunu %7,9 artırarak %12,6’ya ulaştı ve Alman Parlamentosu’nda ana muhalefet pozisyonuna geçti (Loxton, 2018). Radikal sağın durumu Avusturya’da da çok farklı değil. 2017 Avusturya Parlamento seçimlerinde oylarını 2013’teki seçimlere göre %6 artırarak %26’ya çıkaran, daha sonra ÖVP(Avusturya Halk Partisi) ile koalisyon yaparak 2019’a kadar hükümet ortağı konumunu sürdüren FPÖ(Avusturya Özgürlük Partisi) de göç karşıtlığı ve milliyetçilik politikalarıyla tanınıyor (www.austria.org., Erişim Tarihi: 30 Aralık 2020).

Avrupa genelinde durum böyleyken Latin Amerika’da da benzer bir yükseliş söz konusu. Şili’de, Arjantin’de ve Kolombiya’da halihazırda bulunan sağ popülist liderlerin yanısıra, Brezilya’da başkan Dilma Rousseff’in görevden alınmasıyla başlayan süreçte 2018 Brezilya genel seçimlerinde %55,13 oy alarak PT(İşçi Partisi) adayını geride bırakan Jair Bolsonaro, 2019 yılında Brezilya Devlet Başkanı olarak göreve başladı (g1.globo.com., Erişim Tarihi: 30 Aralık 2020). Muhafazakar, eleştirel düşünceyi reddeden bir profil çizen siyasetçi, diğer sağ radikal liderler gibi göçmenlere karşı bir tutum sergilemekte, hatta onları “dünyanın çöpleri” olarak görmektedir (Yılmaz, 2020). Sosyal medya ve post-truth yöntemleri kullanmakta çok başarılı olan Bolsonaro, Latin Amerika’da en çok dikkat çeken radikal sağ liderler arasında yerini almaktadır.

Suriye İç Savaşı sonrası en fazla göçmeni kabul eden Türkiye’de mevcut göçmen sayısı 16 Aralık 2020 itibarıyla 3,639,572’dir (www.multeciler.org.tr., Erişim Tarihi:30 Aralık 2020). 2019’da yapılan bir ankete göre katılımcıların %61,1’i bir Suriyeli ile arkadaş olamayacağını, %60,4’ü bir Suriyeli ile aynı apartmanda yaşamaktan rahatsız olacağını, %75’i Suriyelilerle huzur içinde bir arada yaşayamayacağını belirtmiştir (Erdoğan, 2020). Halk arasında göçmenlere karşı olumsuz yönde seyreden bu tutum, siyasi alanda pek karşılık bulamamıştır. Hükumet cephesinde ortaya koyulmuş net bir göçmen karşıtı politika mevcut değildir. Siyasi yelpazede aşırı sağda yer alan MHP(Milliyetçi Hareket Partisi) lideri Devlet Bahçeli ise göçmenleri “misafir” olarak adlandırdı (www.kamupersoneli.net., Erişim Tarihi: 30 Aralık 2020).

Radikal çözümlere ihtiyaç duyulan, radikal biçimde hasar görmüş bir dünyada yaşıyoruz (Giddens, 2017). Tarih boyunca dünya, hiç bu kadar birbirine bağlı ve sürekli olarak kriz içerisinde olmamıştı. Radikal sağ kriz anlarında halkın kaygılarını ve korkularını körükleyen siyasetler izlemeye, türlü propagandalarla kutuplaştırma politikaları uygulamaya yatkındır. Aşırılığa özendiren bu uygulamalar, politik ve fiziksel şiddeti tırmandırmaktadır. Sosyal medyayla ve post-truth yöntemlerle beraber gelişen kitle kontrol mekanizmaları şiddeti organize etmek için çok elverişli hâle gelmektedir. Şiddetin bu kadar ulaşılabilir ve olağan hâle geldiği bir dünyada, radikalleşen sağın küreselleşme hareketini ne derece sekteye uğratacağı hâla önemli bir tartışma konusudur.

*Kapak görseli bir radikal sağ eyleminden alınmıştır. Radikal sağ mensuplarının sahip olduğu çağ dışı zihniyeti yansıtma gayesiyle kullanılmıştır.

Kaynakça

1-Aknur, Müge ve İbrahim Saylan, “Avrupa Demokrasisine Yönelik Güncel Bir Tehdit: Popülist Radikal Sağın Yükselişi”. Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi. 18/2 (2019) 289-324.

2-Arıboğan, Deniz Ülke. Duvar. İstanbul: İnkilap Kitabevi, 2017.

3-Dunn, Kris. “Preference for Radical Right-Wing Populist Parties Among Exclusive-Nationalists and Authoritarians”. Party Politics. 21/3 (2015): 367-380.

4-Erdoğan, M. Murat. Suriyeliler Barometresi-2019: Suriyelilerle Uyum İçinde Yaşamın Çerçevesi. Ankara: Orion Kitabevi, 2020.

5-Giddens, Anthony. Sağ ve Solun Ötesinde. İstanbul: Metis Yayınları, 2017.

6-Iordachi, Constantin. Karşılaştırmalı Faşizm Çalışmaları. İstanbul: İletişim Yayınları, 2015.

7-Karadağ, Ahmet ve M. Nazım Uygur. “Globalization, Nation State and Radical Right in Western Europe: A Relational Analysis”. International Journal of Politics and Security. 1/1 (2019): 1-24.

8-Neumann, R. Peter. “Introduction” Perspectives on Radicalisation and Political Violence: Papers from the First International Conference on Radicalisation and Political Violence, International Center for the Study of Radicalisation and Political Violence, Londra, Ocak 17–18, 2008.

9-Yılmaz, Ö. “Sağ Popülizm ve Faşizm Kavramlarına Bolsonaro İktidarından Bir Bakış”. Alınteri Sosyal Bilimler Dergisi. 4/2 (2020): 137-162.

10-Zabcı, Filiz. “Aşırı Sağ Popülizm: Kılık Değiştirmiş Faşizm mi?”. Monthly Review. 2 (2017): 27-43.

11-Austrian Embassy Washington. “Results of Austrian Parliamentary Election 2017” Erişim 30 Aralık, 2020. https://www.austria.org/the-latest/2017/10/30/austrian-parliamentary-election-2017.

12-Vikipedi. “Radikalizm”. Erişim 30 Aralık, 2020. https://tr.wikipedia.org/wiki/Radikalizm.

13-Mülteciler Derneği. “Türkiye’deki Suriyeli Sayısı Aralık 2020”. Erişim 30 Aralık, 2020. https://multeciler.org.tr/turkiyedeki-suriyeli-sayisi/.

14-Ministère de l’Intérieur. “Résultats de l’élection présidentielle 2017”. Erişim 30 Aralık, 2020. https://www.interieur.gouv.fr/Elections/Les-resultats/Presidentielles/elecresult__presidentielle-2017/(path)/presidentielle-2017//FE.html

15-Loxton, Rachel. “The Winners and Losers – 7 Things You Need to Know About the Bavaria Election”. Erişim 30 Aralık, 2020. https://www.thelocal.de/20181015/five-things-you-need-to-know-about-the-bavaria-election.

16-Kamu Personeli. “Devlet Bahçeli’den Suriyeliler Açıklaması: Suriyeli Sığınmacılar Peyderpey Gönderilmeli ve Yerleştirilmelidir”. Erişim 30 Aralık, 2020. https://www.kamupersoneli.net/gundem/devlet-bahceliden-suriyeliler-aciklamasi-suriyeli-siginmacilar-h77381.html.

17-G1 Globo. “Resultado da apuração de 2º turno para presidente das Eleições 2018”. Erişim 30 Aralık, 2020. https://g1.globo.com/politica/eleicoes/2018/apuracao/presidente.ghtml.

Kapak Görseli:2021. Business Insider. https://www.businessinsider.com/anti-immigration-groups-protest-cologne-over-new-year-assaults-2016-1#germany-took-in-over-one-million-migrants-last-year-more-than-any-other-european-country-the-new-year-assaults-have-largely-been-blamed-on-asylum-seekers-which-anti-immigrants-groups-have-used-as-evidence-to-call-for-a-stricter-migrant-policy-1

Fatih ATAY

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir